27 Nisan 2009 Pazartesi
SİVASSPOR ŞAMPİYON OLMALI
Bu istek, hiç düşünmeden parmaklarımızla aktarabileceğimiz nedenlerden ötürüdür. Çoğunluğun aklında “ağabey, adamlar şampiyon olsun ne Yıldırım kalır ne Demirören ne de Polat” kelimeleri varsa da başkanların olağan dışı düzende de alışılageldik pişkinliği sergilemeyeceklerini kim iddia edebilir. Ne olursa olsun bu kişiler hesap verme sayfaları Sivasspor’un adına hazırlanmış yazı dizileriyle dolacağından kimsenin aklına bile gelmeyecektir. Bu bakımdan bu hayali kuran taraftarların tez vakit bu vb. şeylerinden vazgeçmeleri gerekmektedir. Nedenlerimiz daha çok mızmız bahaneler külliyatını kendilerine şiar edinmiş Anadolu derebeylerine dayanmaktadır. Kimi siyasete kurban etti futbolu kimi ihale fırsatları kovaladı kimiyse ticaretle futbolu çoğu kez karıştırdı. Bazı bölgeler akıllansa da birkaç kez gidip tekrar geri gelenlerle kurtuluş hevesi kursakta kaldı. Şimdi kafalarının tam ortası için Demokles’in kılıcı Sivas’ta dövülmeye başlandı. Bu başkanların sığınacakları tek nokta olan “bizi şampiyon yapmayacaklar, tezgah kuruldu vb. sözleri” artık şu an Mars semalarında duyacaksınız. İstisna kültürü de devreye girecekse de Sivasspor’un 4 Mart 2007’de gözlerimle izlediğim 90 dakikasından sonralarını Hıncal Uluç misali kendileriyle oturup izleyebilirim. Maç esnasında sıkılırlarsa Cavcav bana CM’den oyuncu önerir bana ben de yıllarca evvel aldığım wedersonjaba@.....com mailimi Gökçek’e kat karşılığı satmaya çabalarım…
İkinci bir neden de yeni bir Fatih Terim ihtiyacının toplum tarafından belirmesidir. Heyecan tazelenmelidir. Ben ne Mustafa Denizli’nin ne de Fatih Terim’in Uygun’un başarısının yanına yaklaşacaklarını düşünmüyorum. Bülent Uygun’un sevilmemesini anlamaktayız ama Interli İtalyan olmasam Mourinho’ya bakış açım şimdiki hayranlık seviyesinde olabilir mi? Uygun’un zekasını kim reddedebilir. (son açıklamalar zekadan öte kurnazlıktır ve yukarıdaki başkanların bahane profiline girer) ”Kelimelerle bir savaş olacaksa varız” ama camı çerçeveyi indirmek Beşiktaş’a dokundurmasından daha çok sinirlendirmektedir. Yarın tepetaklak da olabilir ama kim Terim’in yerine birinin gelmesini istemiyor…
Üçüncü neden başkanların, gitmemesine rağmen, büyülü! dikdörtgeni futbol aklına teslim etme emarelerinin belirmesidir. Son olarak ilgisiz gibi gözükse de Fink transferiyle bunu gördük. Şampiyonluk yolunda giderken bunu açıklamak da çok kolay bir iş olmasa gerek ve en azından bir değişiklik yarattı Beşiktaş(gelecek sene şampiyon olacaklarına inanıyorum). Diğer takımlar da artık forma satışına yönelik transferlerden vazgeçmeliler. Bu sene Galatasaray ve Fenerbahçe’nin toplam transfer bütçesi 100 milyonu çok rahat geçmiştir. Lakin milenyum başladığından beri en az puanı bu sezon toplamışlardır. (lig çekişmeli olsa puanın azlığının önemi bile yok, bu sene oynanan futboldan bahsetmem bile)
Dördüncü neden artık tv pazarlığı masasına bir takımın daha ekleneceğidir ki bu beni çok sevindiriyor. Artık dört kulübün, minimal değerde de olsa, paralarının kırpılması iyiye işarettir. (Paranın değerini anlamaları açısından). Ayrıca son hafta Galatasaray bunu düşünüp Sivas’a sürpriz yapabilir.
Beşinci nedense bu sezonki formatta şampiyonumuzu Ş.Ligi’ne direkt katılacağımızdan kaynaklanıyordur. Sivasspor’un 4 maç sonucunda gruplara kalma ihtimali gelecek senenin Beşiktaş’ına nazaran daha azdır. Ülkeye ekstra para girdisi ve İstanbul’un ötesine de bu heyecanın gitmesi güzel olur. (Uefa izin verir mi stada!)
Sözün özü bir devrim olacaksa da Sivasspor’un şampiyonlukla ve sonrasındaki Avrupa ile imtihanını İkaros’un güneşle ilişkisine benzememesini umuyorum, kırmızı beyazın bir kez daha Futbol Cumhuriyeti’ni kurmasını bekliyorum. Yoksa derebeylikleri bilinçli felekzedeliklerine devam edecektir.
Etiketler:
yazılar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder