28 Mayıs 2009 Perşembe
Birleşme %90 Tamam
Az önce NTVSPOR'a bağlanan Gökçek bu iş neredeyse bitti dedi.
"Bizim maddi gücümüz(nereden), Ankaragücü'nün taraftarı var"
Zamanında o kadar uyardık herkesi durdurun diye bu kişileri ama şimdi koskoca kulübü bile alabilecek(lafın gelişi) seviyeye geldiler.
Seneye 17 takımla oyananacak bir ligden bahsedildi, bu birleşme Konyaspor'a umut olur mu?
Biz %10'un umudunu taşıyacağız 4 gün...
Yeni ambleminiz de benden olsun...
Etiketler:
yazılar
Global Futbolunuz Batsın
Nijerya'nın Rivers eyaletine bağlı Ogbo'da Barçalılar sevinirken otobüsüyle aralarına dalan Manu taraftarı 4 kişiyi öldürdü ve en az 10 yaralı var.
Norveçli Balıkçılar
Etiketler:
external videos
27 Mayıs 2009 Çarşamba
Nutella-Sindirella-Sıçella
Hayatımda izlediğim en kötü final olarak tarihe geçti. Manchester beşlisinin kendi yarı alanına bakan dilimiyle rakip sahadaki dilimi arasında bol kremalı Barcelona bulunuyordu. Finaldeki en güzel şey maçtan evvel ki açılış seremonisiydi…(nutella)
Maçla alakadar fazla bir şey yazmaya gerek görmüyorum…
Manu geriye dönmeyi bile tenezzül etmedi bile.(Doymuş ağabey bunlar!)
Eto’o, Ronaldo’nun(gerçeği) Rüştü’ye 2002 Dünya Kupası maçındaki gibi kakmasıyla attığı gol ve toplara delice saldırmasıyla maçın adamı olmak için tüm çabayı sarf etti ilk yarıda. Bana göre ise maçın tümünde (goldeki pası bile yeter) Xavi maçın adamı olmaya hak kazandı. Messi golden sonra elinde ayakkabısıyla giderken acaba Tanrı’nın elini bir adım öteye götürüp Tanrı’nın pabucu mu olacak dedim. Neyse ki “Yetenekli Bay”'ın Replayde golü temizmiş. (sindirella)
En azından daha fazla hak eden kazandı…
Ferguson, 3 kez yenilmeden kazanmak istedi ne demek Sayın Yasin. (sıçella[Ferguson da hariç değil])
Bu arada Heineken’in sloganı uzaktan da olsa Erdoğan Arıca’nın Lincoln ile alakadar sözlerine benzemiyor muydu? (Adam gibi eğlen)
Maçın sonucunda ne oldu. Aşağıdaki ineğin Asya Kıt'a sına yine oyuncu yerleştiremedik.
Ve 4. element Tahta yazısını okuyanlar tahta diye element olmadığını bu maçta öğrenmişlerdir umarım.(bu maçta da yine bir şut direkten döndü ya!)
Etiketler:
yazılar
Tugay Kerimoğlu'nun Galatasaray'a Geliş Öyküsü
Bülent Ünder anlatıyor...
Etiketler:
arşivim
Manu’nun 4. elementi: Tahta?
Bu rabıtayı ne Guardian’da okursunuz ne de Skysports veya ITV size böyle bir imkan sunar. Polen’ik yaratmak bizim işimiz….
Belki bu ilişki bir Barcelona sempatizanına sempatik gelirken bir Valencia taraftarına fatalizmden anarşizme giden yolu açacak …
Son zamanlarda “The Honeyed” Mustafa “Hakkında Tek Şey” her iklimden cereyan etmektedir. Bunları söyleyenler ise ekrandaki kahkahalarıyla Busby bebeklerini pışpışlarken Ferguson’a Mareşal diyecekler. Oysaki tüm İrlandalılar! İskoçlarla nasıl omuz omuza kalır ya bir baksanız.
Harfleri karıştıralım kriptografiyle bir şeylere karar verip, böylece fiktif “hTe oynHyed” Mustafa telaffuzunda zorlansınlar. Hayata şans gözüyle bakanlara ithaf olunur!
Başlıyoruz.
Maç 1: 1968 Kupa 1 Finali
Geçen yıl, Best için olabildiğince maç izlemeye koyulduk ve bulabildiğim en güzel maçlardan biriydi Benfica eşleşmesi ama karşıma Best yerine John Aston adında Giggs’in atası çıkıverdi. Hayatımda gördüğüm en güzel performanslardan biriydi. Best’i yıkmak için ortaya yapılan yığıntı ve fauller de kendisine kanatta geniş bir pist! yaratıyordu.
Karşılaşma öyle veya böyle denk geçecekti ki uzatmaya gittiğini hatırlatalım. Tabii ki maçta zaman kırığı yaratacak bir pozisyonu 4. element Tahta önlüyordu. Şutu çeken Eusebio topu izleyen kaleci Stepney ama maçın ilk 15 dakikası dolmamışken “hTe oynHyed” Busby derin bir nefes ve kupa aldı…
Maç 2: 1999 Ş. Ligi Finali
Kaybettiğim ilk iddia olduğu iççin acısı daha farklı olmuştur. Tarihe geçerek kayıp etmek hem sizi hem de rakibinizi onurlandırır. İşte bu sefer karşımıza başka bir İskoç “hTe oynHyed” Ferguson çıkmaktaydı. Bayern öyle veya böyle tecrübeli adamlarıyla Manu’yu sahadan sildi. 5. dakikada Mario Basler’in frikiğiyle öne geçip karşı ataklarla pozisyon bulmayı denedi ve buldular. Dakikalar 80’i gösterdiğinde Kupa tarihinde yarı genetik bir biçimde de olsa oynayan ilk Türk, Süper Mario Basler’in getirdiği topa Şımaykıl cüssesine göre en mükemmel vuruşu yapıyordu ama 4. element Tahta yine iş başındaydı. Maç 2-0’ a gelip başka bir zaman kırığıyla hayatına devam edecekken kupa Manu’ya kalıyordu…
Maç 3: 2008 Ş. Ligi Finali
Bu final “6 Pas” stüdyosunda hatırlayacağınız üzere Ahmet Ç. tarafından belirlenmiştir. En azından Chelsea kura hilesiyle finaldeydi…
Maçı kısaca bile anlatmaya gerek yok zaten zihinlerimizde kazılı. Biz Video 3 ile pozisyonları size aktaralım karar verin…
Bakalım Goralılar ne diyordu
Bırak lan, gerilim verme.
Doğada bulunan 4 element.
Ateş, su, toprak, tahta. Şimdi bana tahta bulun abi, tahta.
Bu olur mu, efendim?
Bırak, bırak. Sorma, at.
Evet, başlıyoruz.Birinci elementimiz.
Tahta.
Ah, yok toprak.
2. elementimiz tahta.
Yo, yo, ateş. Bir dakika.
Ve 3. elementimiz. Tahta.
Bak yanlış olmasın, hava olmasın?
Yok, yok su. Bir dakika. puu!
Kutsal taşa tükürdü!
Eee, ne yapacaktık, tulumbadan su mu çekecektik?
Ve son elementimiz. tahta!
Yok, yok. Hava, hava! Demin biri hava dedi, hava!
Tahta yok, gö_ünüzden element uydurmayın.
Hava, püff!
Sözün özü:
Tahta yok, gö_ünüzden element uydurmayın.
Başka sorum yok sayın HAKİM!
Belki bu ilişki bir Barcelona sempatizanına sempatik gelirken bir Valencia taraftarına fatalizmden anarşizme giden yolu açacak …
Son zamanlarda “The Honeyed” Mustafa “Hakkında Tek Şey” her iklimden cereyan etmektedir. Bunları söyleyenler ise ekrandaki kahkahalarıyla Busby bebeklerini pışpışlarken Ferguson’a Mareşal diyecekler. Oysaki tüm İrlandalılar! İskoçlarla nasıl omuz omuza kalır ya bir baksanız.
Harfleri karıştıralım kriptografiyle bir şeylere karar verip, böylece fiktif “hTe oynHyed” Mustafa telaffuzunda zorlansınlar. Hayata şans gözüyle bakanlara ithaf olunur!
Başlıyoruz.
Maç 1: 1968 Kupa 1 Finali
Geçen yıl, Best için olabildiğince maç izlemeye koyulduk ve bulabildiğim en güzel maçlardan biriydi Benfica eşleşmesi ama karşıma Best yerine John Aston adında Giggs’in atası çıkıverdi. Hayatımda gördüğüm en güzel performanslardan biriydi. Best’i yıkmak için ortaya yapılan yığıntı ve fauller de kendisine kanatta geniş bir pist! yaratıyordu.
Karşılaşma öyle veya böyle denk geçecekti ki uzatmaya gittiğini hatırlatalım. Tabii ki maçta zaman kırığı yaratacak bir pozisyonu 4. element Tahta önlüyordu. Şutu çeken Eusebio topu izleyen kaleci Stepney ama maçın ilk 15 dakikası dolmamışken “hTe oynHyed” Busby derin bir nefes ve kupa aldı…
Maç 2: 1999 Ş. Ligi Finali
Kaybettiğim ilk iddia olduğu iççin acısı daha farklı olmuştur. Tarihe geçerek kayıp etmek hem sizi hem de rakibinizi onurlandırır. İşte bu sefer karşımıza başka bir İskoç “hTe oynHyed” Ferguson çıkmaktaydı. Bayern öyle veya böyle tecrübeli adamlarıyla Manu’yu sahadan sildi. 5. dakikada Mario Basler’in frikiğiyle öne geçip karşı ataklarla pozisyon bulmayı denedi ve buldular. Dakikalar 80’i gösterdiğinde Kupa tarihinde yarı genetik bir biçimde de olsa oynayan ilk Türk, Süper Mario Basler’in getirdiği topa Şımaykıl cüssesine göre en mükemmel vuruşu yapıyordu ama 4. element Tahta yine iş başındaydı. Maç 2-0’ a gelip başka bir zaman kırığıyla hayatına devam edecekken kupa Manu’ya kalıyordu…
Maç 3: 2008 Ş. Ligi Finali
Bu final “6 Pas” stüdyosunda hatırlayacağınız üzere Ahmet Ç. tarafından belirlenmiştir. En azından Chelsea kura hilesiyle finaldeydi…
Maçı kısaca bile anlatmaya gerek yok zaten zihinlerimizde kazılı. Biz Video 3 ile pozisyonları size aktaralım karar verin…
Bakalım Goralılar ne diyordu
Bırak lan, gerilim verme.
Doğada bulunan 4 element.
Ateş, su, toprak, tahta. Şimdi bana tahta bulun abi, tahta.
Bu olur mu, efendim?
Bırak, bırak. Sorma, at.
Evet, başlıyoruz.Birinci elementimiz.
Tahta.
Ah, yok toprak.
2. elementimiz tahta.
Yo, yo, ateş. Bir dakika.
Ve 3. elementimiz. Tahta.
Bak yanlış olmasın, hava olmasın?
Yok, yok su. Bir dakika. puu!
Kutsal taşa tükürdü!
Eee, ne yapacaktık, tulumbadan su mu çekecektik?
Ve son elementimiz. tahta!
Yok, yok. Hava, hava! Demin biri hava dedi, hava!
Tahta yok, gö_ünüzden element uydurmayın.
Hava, püff!
Sözün özü:
Tahta yok, gö_ünüzden element uydurmayın.
Başka sorum yok sayın HAKİM!
Lev Kom
Etiketler:
Dr. Emmett Brown,
yazılar
26 Mayıs 2009 Salı
Gurbette “Kupa 1” Final Maçını Alanlar
17 saat harcadıktan sonra başlığı ancak bu kadar kotarabildim. Araştırmada kendi ülkeleri dışındaki bir takımda Kupa 1 final maçlarının esame listesinden de olsa kupaya uzanan oyunculara ve teknik adamlara bakalım. İlk önce yararlanılan kaynakları belirtmekte fayda var. Rsssf, Uefa ve Wiki’deki esame listelerini karşılaştırdım.
Araştırmanın kriterlerini belirtirlim:
1- Sömürgeye tabii oyuncular ki Fransa, Portekiz, Hollanda vb. ülkelerdekileri o ülkenin vatandaşı olarak saydım. Örnek verirsek, Eusebio Mozambik doğumlu ama Portekiz Milli Takım’ında oynadığından kendisi Benfica ile Kupa 1’e uzanmasına rağmen kendisi diğer birçok oyuncu gibi listeye dahil edilmedi.
2-Bir oyuncu başka ülke Milli Takım’ında ilk kez hangi Milli Takım’da oynadıysa o ülkenin vatandaşı olarak aldım. Misal, Alfredo di Stefano ilk önce Arjantin Milli Takım’ında oynadığı için kendisi Arjantinli olarak alınmıştır.
3-Bir oyuncu birden başka takımla kupaya uzandıysa da Farklı Oyuncular başlıklı tabloda bir oyuncu olarak işlenmiştir. Örnek: Clearence Seedorf hem Real Madrid hem de Milan ile kupaya ulaşmıştır ama Hollandalılar hanesine 1 olarak işlenmiştir.
4-Takım kadrolarında olan oyuncular değil final maçında oyundaki ve oyuna girebilme ihtimali oyuncular alınmıştır. (11+?)
5- Dağılan ülkelerdeki oyuncular şu anki ülkelere paylaştırılmıştır. Misal Mijatoviç Yugoslavya Milli Takım oyuncusu olarak gözüküyorken bölünmenin ardından listeme Karadağlı olarak aldım.
5- Doğruluk oranı %99
Listeyi çıkartmak için uğraştığım için sinekten yağ çıkarma işlemine gideceğim!
Toplamda 173 farklı futbolcu final maçını kazanan takımda esame listesinde kendine yer buldu.
Alfredo Di Stefano kazandığı 5 kupayla en başarılı gurbetçi.
Asya Kıt’a’sından hiçbir oyuncu finalde kendine yer bulamadı.
Kıt’alara göre baktığımızda kendi ülkesi dışında Kupa 1’de boy gösteren ilk Güney Amerikalılar Arjantin’den, ilk Avrupalı Fransa’dan, ilk Afrikalı Zimbabwe’den, ilk Kuzey ve Orta Amerikalı Trinidad Tobago’dan, ilk Okyanusyalı ise Avustralya’dan gelmiştir.
Yabancısız şampiyon olanlar Benfica(2), Celtic, Real Madrid ve Steau Bükreş.
Manchester United’ı şampiyon yapanlar hep İskoçyalı.
Diğer şeyleri de tablolarda belirttim.
Araştırmanın kriterlerini belirtirlim:
1- Sömürgeye tabii oyuncular ki Fransa, Portekiz, Hollanda vb. ülkelerdekileri o ülkenin vatandaşı olarak saydım. Örnek verirsek, Eusebio Mozambik doğumlu ama Portekiz Milli Takım’ında oynadığından kendisi Benfica ile Kupa 1’e uzanmasına rağmen kendisi diğer birçok oyuncu gibi listeye dahil edilmedi.
2-Bir oyuncu başka ülke Milli Takım’ında ilk kez hangi Milli Takım’da oynadıysa o ülkenin vatandaşı olarak aldım. Misal, Alfredo di Stefano ilk önce Arjantin Milli Takım’ında oynadığı için kendisi Arjantinli olarak alınmıştır.
3-Bir oyuncu birden başka takımla kupaya uzandıysa da Farklı Oyuncular başlıklı tabloda bir oyuncu olarak işlenmiştir. Örnek: Clearence Seedorf hem Real Madrid hem de Milan ile kupaya ulaşmıştır ama Hollandalılar hanesine 1 olarak işlenmiştir.
4-Takım kadrolarında olan oyuncular değil final maçında oyundaki ve oyuna girebilme ihtimali oyuncular alınmıştır. (11+?)
5- Dağılan ülkelerdeki oyuncular şu anki ülkelere paylaştırılmıştır. Misal Mijatoviç Yugoslavya Milli Takım oyuncusu olarak gözüküyorken bölünmenin ardından listeme Karadağlı olarak aldım.
5- Doğruluk oranı %99
Listeyi çıkartmak için uğraştığım için sinekten yağ çıkarma işlemine gideceğim!
Toplamda 173 farklı futbolcu final maçını kazanan takımda esame listesinde kendine yer buldu.
Alfredo Di Stefano kazandığı 5 kupayla en başarılı gurbetçi.
Asya Kıt’a’sından hiçbir oyuncu finalde kendine yer bulamadı.
Kıt’alara göre baktığımızda kendi ülkesi dışında Kupa 1’de boy gösteren ilk Güney Amerikalılar Arjantin’den, ilk Avrupalı Fransa’dan, ilk Afrikalı Zimbabwe’den, ilk Kuzey ve Orta Amerikalı Trinidad Tobago’dan, ilk Okyanusyalı ise Avustralya’dan gelmiştir.
Yabancısız şampiyon olanlar Benfica(2), Celtic, Real Madrid ve Steau Bükreş.
Manchester United’ı şampiyon yapanlar hep İskoçyalı.
Diğer şeyleri de tablolarda belirttim.
Etiketler:
Araştırmalar
Bütçeye Göre Avrupa'daki İkinciler
Etiketler:
Araştırmalar
25 Mayıs 2009 Pazartesi
24 Mayıs 2009 Pazar
Fransa'da Şampiyonluk Haftaya...
Bordeaux, Caen'den 1 puan alırsa şampiyon olacak ama Caen ligde kalmak için 3 puan almak zorunda (ASSE'ye yenecek gözüyle bakıyorum). Tabii ki Marsilya da Europa League için bir bilet kapma telaşında olan Rennes'i yenmeli ki Rennes'in ulusal kupayı Guingamp'a kaptırdığını hatırlatalım.
-bir hafta daha sabret
-mecburen
-bir hafta daha sabret
-mecburen
Etiketler:
resim anlatır
23 Mayıs 2009 Cumartesi
Bundesliga Eşzamanlı Goller
Goller oldukça izleyebilirsiniz. Atılan dakikaya göre sıralanmıştır.
Etiketler:
arşivim
1988 Seul "Dopingli" 100 Metre Erkekler Finali
Videoda rahmetli Kenan Onuk bile Carl Lewis'in şaşkınlığını belirtiyor. Ben Johnson'ın dopingli finali. 20 sene öncesini düşünürsek neredeyse Usain Bolt performansı gibi gözüküyor(belki de daha fazlası). Carl Lewis ve Ben Johnson'ın hareketlerini okuyarak psikolojik çıkarımlarda bulunabilirsiniz.
Etiketler:
arşivim
SEZON SONU OLASILIKLARI 2
Trabzonspor'un son dakika golü ve Eskişehirspor galibiyetini öngörmemiştim. Özellikle Eskişehirspor'un galibiyeti ligin dibindeki Konyaspor'un bütün sistemini bozdu ve bu olay neticesinde yeni senayoları kurmak zorunda kaldık. Bu hafta, Konyaspor için oldukça kritik gözüküyor. Şükrü Saraçoğlu'ndan 1 puan bile alırlarsa ligde kalacaklarını düşünmekteyim ama Fenerbahçe'nin maçı önemsemeyeceğini ve bırakacağını sanmıyorum. (Kongre sonrasında hangi başkan seçilirse yeni döneminin ilk maçı olacak, basit bir psikolojik etken)
Diğer taraftan Denizlispor, Ankaragücü'nden puan alamasa bile ikili averajda Konyaspor'un önünde ve yarın Konya'nın yenilmesi halinde Denizlispor ligde kalacak ve son maçı tahmin edin kiminle! Son maça hedefsiz kalan takım da ister istemez rahatlık olacaktır. Bu nedenden ötürü ligin kaderini Fenerbahçe tayin edecek gibi gözüküyor.
Kayserispor'da Recep Mamur yeniden başkan oldu ve Hacettepe karşısında Kayserispor'un galibiyeti ön planda gözüküyor. Aşağıda son iki haftanın tahminlerini ve bu hafta dahil olmak üzere son 3 haftanın puan cetveline bakabilirsiniz. Dünya döndükçe bu tablo değişebilir diyoruz...
Etiketler:
yazılar
22 Mayıs 2009 Cuma
Victor Bannikov
Victor Bannikov futbola sadece kaleci olarak iz bırakmadı. Aynı zamanda mükemmel bir organizasyon becerisine sahip biriydi. Bu hizmetleri sonucunda UEFA tarafından kendisine Ruby Order layık görüldü.
KARİYERİNİN BAŞLARI
Savaşta babasını kaybetmişti, 8 yaşındayken ayakkabı fabrikasında çalışmaya koyuldu. Bu sayede annesine yardım edebilecekti. Ortalık sakinleştiğinde savaş sırasında ayrılmak zorunda kaldıkları Zhitomir'e geri döndüler. Victor gece okuluna devam ediyordu ve aynı zamanda çeşitli sporlarla da uğraşmaya başlamıştı. Sporun neredeyse bütün alanlarında başarılıydı. Basketbol, voleybol hatta yüksek atlamada bile başarıları bulunuyordu. Şans eseri, bu becerikliliği kendine futbolda iyi bir yer kazandıracaktı.
Günümüz kalecileri kendilerini çok erken gösterebiliyorlar. Victor ise bu şansı tam yirmi yaşında bir ikinci lig maçında ilk maçına çıkarak elde etmişti. (Bu kadar yetenekli bir oyuncunun neler yapabileceğini bir düşünün. Özellikle de son günlerde sıkça konuşulan Usain Bolt- Manchester United korelasyonunu aklınıza getirin.) Bu geç başlangıcın ardından tam iki yıl sonra Kiev'e yani kısaca Dinamo ile antrenmanlara başlayacaktı. Bin dokuz yüz altmış bir sonbaharında Desna'dan Dinamo Kiev'e transfer oldu. Bu transferde etken Vyacheslav Solovyov'un davetiydi. Böylelikle Kiev tarihindeki ilk şampiyonluğa ulaşmak için kale için alternatiflerini Victor’la daha da arttırıyordu. İsveç'in Hammarby takımıyla oynanan dostluk maçında 45 dakika oynadı ve kalesinde güven veren bir portre çizdi. Böylelikle mavi beyaz efsanenin dördüncü bir direği olacaktı! Kulübün elinde birçok yetenekli kaleci olmasına rağmen sadece Victor efsanevi kaleci Oleg Makarov'un varisi olarak gözüküyordu. 1963'te Makarov futbolu bıraktı. Kaleye Victor geçti ve bin dokuz altmış üçte Sovyet kupasını aldılar. Ogonek dergisi tarafından SSCB'nin en iyi kalecisi seçildi. Bannikov için bir sonraki adım milli takımla başarı kazanmaktı.. Bu turnuvada oynama fırsatı bulamadı nedeni ise kısaca "Yashin". Turnuvada Kavazashvili ve Yashin’e alternatif olacaktı. Bin dokuz yüz altmış altı Dünya Kupası'nda Portekiz’e 2-1 yenilip dördüncülükte kaldılar.
Daha sonra sakatlık geçirip ulusal şampiyonadan da uzak kaldı. Ama sonraki iki sene kaleyi Eugene Rudakova ile değişmeli olarak korudu. Tam bu periyotta Victor ulaşılması güç bir başarı elde etti. Üst üste on iki maç, 1122 dakika, kalesinde gole rastlamadı. Bu başarı Sovyet şampiyonasında bir rekora tekabül ediyordu. Bannikov'a kısaca uçan kaleci diyorlardı. Bunda gençliğinde yaptığı sporların faydası yadsınamazdı. Yüksek atlamada yüz doksan beş santimi geçmişti. Rakipleri altı pas çizgisine geldiğinde topa çoktan uzanmış oluyordu.
KIEV'DEN AYRILIŞ
Dinamo'dan ayrılışa gafil avlandı tanımı uygun düşer. Sonbaharda kolunu kırar; yazık ki sahalardan 5 ila 6 ay uzak kalacaktır ama antrenör beklemek istememektedir. Böylece takımdan ayrılması sürecine girilmiş olur. Tam o sırada efsanesinin ilk basamağı olan Dnipro'da antrenörlük yapan Valery Lobanovsky'den teklif alır ama Victor Torpedo Moskova'ya gider. Burada takım arkadaşları ve yöneticiler arasındaki güvenilirliliği çok üst seviyelere ulaşır. Kariyerini ise bu kulüpte sonlandırmaya karar verir. Kulüple bir kez daha ulusal kupaya uzanır ve futbol hayatının sonlarında yine ilgi odağı olmayı başarır. 1973 yılında otuz beş yaşındayken futbolu bıraktı ve kalması için gereken tüm baskılar yapılmasına rağmen ailesiyle birlikte Kiev'e geri döndü. Bundan bir iki yıl sonra doğduğu kentin takımı olan Spartak Zhitomir'i çalıştırdı.
Daha sonra ise bütün enerjisini futbolun yönetimine harcardı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Ukrayna Futbol Federasyonu'nun kurulması için çaba sarf etti ve federasyonun ilk başkanlığını beş yıl boyunca üstlendi. İki bin yılında hastalığının son zamanlarında UEFA tarafından yaptığı iyiliklerden ötürü kendisine Ruby Order "yakut şeref rütbesi" takdim edildi. Yirmi beş Nisan 2001'de hayata gözlerini yumdu.
Not: Adına düzenlenen gençler futbol turnuvasında 2007 yılında Türk Milli Takımı şampiyon olmuştur. Milli takım final maçında Ukrayna'yı Batuhan Karadeniz'in golleriyle 2-0 yenmiştir. Bu seneki şampiyona ise dün başlamıştır.
KARİYERİNİN BAŞLARI
Savaşta babasını kaybetmişti, 8 yaşındayken ayakkabı fabrikasında çalışmaya koyuldu. Bu sayede annesine yardım edebilecekti. Ortalık sakinleştiğinde savaş sırasında ayrılmak zorunda kaldıkları Zhitomir'e geri döndüler. Victor gece okuluna devam ediyordu ve aynı zamanda çeşitli sporlarla da uğraşmaya başlamıştı. Sporun neredeyse bütün alanlarında başarılıydı. Basketbol, voleybol hatta yüksek atlamada bile başarıları bulunuyordu. Şans eseri, bu becerikliliği kendine futbolda iyi bir yer kazandıracaktı.
Günümüz kalecileri kendilerini çok erken gösterebiliyorlar. Victor ise bu şansı tam yirmi yaşında bir ikinci lig maçında ilk maçına çıkarak elde etmişti. (Bu kadar yetenekli bir oyuncunun neler yapabileceğini bir düşünün. Özellikle de son günlerde sıkça konuşulan Usain Bolt- Manchester United korelasyonunu aklınıza getirin.) Bu geç başlangıcın ardından tam iki yıl sonra Kiev'e yani kısaca Dinamo ile antrenmanlara başlayacaktı. Bin dokuz yüz altmış bir sonbaharında Desna'dan Dinamo Kiev'e transfer oldu. Bu transferde etken Vyacheslav Solovyov'un davetiydi. Böylelikle Kiev tarihindeki ilk şampiyonluğa ulaşmak için kale için alternatiflerini Victor’la daha da arttırıyordu. İsveç'in Hammarby takımıyla oynanan dostluk maçında 45 dakika oynadı ve kalesinde güven veren bir portre çizdi. Böylelikle mavi beyaz efsanenin dördüncü bir direği olacaktı! Kulübün elinde birçok yetenekli kaleci olmasına rağmen sadece Victor efsanevi kaleci Oleg Makarov'un varisi olarak gözüküyordu. 1963'te Makarov futbolu bıraktı. Kaleye Victor geçti ve bin dokuz altmış üçte Sovyet kupasını aldılar. Ogonek dergisi tarafından SSCB'nin en iyi kalecisi seçildi. Bannikov için bir sonraki adım milli takımla başarı kazanmaktı.. Bu turnuvada oynama fırsatı bulamadı nedeni ise kısaca "Yashin". Turnuvada Kavazashvili ve Yashin’e alternatif olacaktı. Bin dokuz yüz altmış altı Dünya Kupası'nda Portekiz’e 2-1 yenilip dördüncülükte kaldılar.
Daha sonra sakatlık geçirip ulusal şampiyonadan da uzak kaldı. Ama sonraki iki sene kaleyi Eugene Rudakova ile değişmeli olarak korudu. Tam bu periyotta Victor ulaşılması güç bir başarı elde etti. Üst üste on iki maç, 1122 dakika, kalesinde gole rastlamadı. Bu başarı Sovyet şampiyonasında bir rekora tekabül ediyordu. Bannikov'a kısaca uçan kaleci diyorlardı. Bunda gençliğinde yaptığı sporların faydası yadsınamazdı. Yüksek atlamada yüz doksan beş santimi geçmişti. Rakipleri altı pas çizgisine geldiğinde topa çoktan uzanmış oluyordu.
KIEV'DEN AYRILIŞ
Dinamo'dan ayrılışa gafil avlandı tanımı uygun düşer. Sonbaharda kolunu kırar; yazık ki sahalardan 5 ila 6 ay uzak kalacaktır ama antrenör beklemek istememektedir. Böylece takımdan ayrılması sürecine girilmiş olur. Tam o sırada efsanesinin ilk basamağı olan Dnipro'da antrenörlük yapan Valery Lobanovsky'den teklif alır ama Victor Torpedo Moskova'ya gider. Burada takım arkadaşları ve yöneticiler arasındaki güvenilirliliği çok üst seviyelere ulaşır. Kariyerini ise bu kulüpte sonlandırmaya karar verir. Kulüple bir kez daha ulusal kupaya uzanır ve futbol hayatının sonlarında yine ilgi odağı olmayı başarır. 1973 yılında otuz beş yaşındayken futbolu bıraktı ve kalması için gereken tüm baskılar yapılmasına rağmen ailesiyle birlikte Kiev'e geri döndü. Bundan bir iki yıl sonra doğduğu kentin takımı olan Spartak Zhitomir'i çalıştırdı.
Daha sonra ise bütün enerjisini futbolun yönetimine harcardı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Ukrayna Futbol Federasyonu'nun kurulması için çaba sarf etti ve federasyonun ilk başkanlığını beş yıl boyunca üstlendi. İki bin yılında hastalığının son zamanlarında UEFA tarafından yaptığı iyiliklerden ötürü kendisine Ruby Order "yakut şeref rütbesi" takdim edildi. Yirmi beş Nisan 2001'de hayata gözlerini yumdu.
Not: Adına düzenlenen gençler futbol turnuvasında 2007 yılında Türk Milli Takımı şampiyon olmuştur. Milli takım final maçında Ukrayna'yı Batuhan Karadeniz'in golleriyle 2-0 yenmiştir. Bu seneki şampiyona ise dün başlamıştır.
Lev Kom
Etiketler:
yazılar
21 Mayıs 2009 Perşembe
Batuhan Karadeniz Gol No: 10
09.05.2009 Konyaspor-Eskişehirspor 1-2
Gol= 74'
Getiri 1 puan, averaj +1
Gol= 74'
Getiri 1 puan, averaj +1
Etiketler:
Batuhan Karadeniz
Batuhan Karadeniz Gol No: 9
09.05.2009 Eskişehirspor-Antalyaspor 2-0
Gol= 49'
Getiri - puan, averaj +1
Gol= 49'
Getiri - puan, averaj +1
Etiketler:
Batuhan Karadeniz
Batuhan Karadeniz Gol No: 8
09.05.2009 Eskişehirspor-Antalyaspor 2-0
Gol= 36'
Getiri 2 puan, averaj +1
Gol= 36'
Getiri 2 puan, averaj +1
Etiketler:
Batuhan Karadeniz
Yaşasın O kulumuz
Maçın ardından Serdar Bilgili'nin "Yaşasın Okulumuz" projesine dair çektiği fotoğrafları izlediniz mi? Sadece bu projelerde bulunsun kendisi, başka bir şeye karışmasın; çok çok iyi olur.
O fotoğraflara bir tane de biz ekleyelim...
(kendisi nedenlerden birisidir)
Etiketler:
resim anlatır
15 Mayıs 2009 Cuma
Show Tv Yeni Rekorun Sahibi
Fildişi maçında 57 kez tanıtım yapan TRT tahtını Show Tv'ye bıraktı. Show Tv ekranı reklamlarıyla 63 kez bölerek yeni rekorun sahibi oldu. Buyrun izleyin "Seyirciye Biraz Saygı"!
Etiketler:
Dr. Emmett Brown
Batuhan Karadeniz Gol No: 7
05.04.2009 Fenerbahçe-Eskişehirspor 2-1
Gol= 90'
Getiri - puan, averaj +1
Gol= 90'
Getiri - puan, averaj +1
Etiketler:
Batuhan Karadeniz
Batuhan Karadeniz Gol No: 6
07.02.2009 Hacettepe-Eskişehirspor 2-2
Gol=86'
Getiri +1 puan +1 averaj
Gol=86'
Getiri +1 puan +1 averaj
Etiketler:
Batuhan Karadeniz
Batuhan Karadeniz Gol No: 5
01.02.2009 Eskişehirspor-İstanbul Büyükşehir Belediyespor 6-1
Gol=70'
Getiri - puan +1 averaj
Gol=70'
Getiri - puan +1 averaj
Etiketler:
Batuhan Karadeniz
Batuhan Karadeniz Gol No: 4
01.02.2009 Eskişehirspor-İstanbul Büyükşehir Belediyespor 6-1
Gol=18'
Getiri - puan +1 averaj
Gol=18'
Getiri - puan +1 averaj
Etiketler:
Batuhan Karadeniz
Batuhan Karadeniz Gol No: 3
24.01.2009 Eskişehirspor-Gaziantepspor 1-1
Gol= 77'
Getiri +1 puan +1 averaj
Gol= 77'
Getiri +1 puan +1 averaj
Etiketler:
Batuhan Karadeniz
Batuhan Karadeniz Gol No: 2
06.10.2008 Beşiktaş-Hacettepe 2-1
Gol= 7'
Getiri +2 puan +1 averaj
Gol= 7'
Getiri +2 puan +1 averaj
Etiketler:
Batuhan Karadeniz
14 Mayıs 2009 Perşembe
Batuhan Karadeniz Gol No: 1
25.08.2007 Gaziantepspor-Beşiktaş 0-1
Gol= 90' +
Getiri +2 puan +1 averaj
Gol= 90' +
Getiri +2 puan +1 averaj
Etiketler:
Batuhan Karadeniz
12 Mayıs 2009 Salı
Kaptan Kazım'ın Şiiri
Çanakkale'de şehit olan üç Beşiktaşlı'dan biri Kaptan Kazım'dı. Bir şarapnel parçası sırtını delmişti. Üstündeki bütün elbiseler parçalanmıştı. Giysilerinin içerisinden çıkan bir kağıt parçasını arkadaşları alıp sakladılar. Ve bu sakladıkları Kaptan(Şair) Kazım'ın Beşiktaş'a özel bir şiiriydi.
Haftalık arşivi düzeltirken buldum. Buyrun videoyu...
Haftalık arşivi düzeltirken buldum. Buyrun videoyu...
Etiketler:
arşivim
11 Mayıs 2009 Pazartesi
Beck Hakkında 4 Cümle
Geçen sene Brezilya ve Fransa'dan başka bir şeyle ilgim olmadığı için Bundesliga bu yıla kaldı. 2009'da sadece 4 Hoffenheim maçı izledim. İzlediklerimden aklımda kalanları şöyle özetleyelim.
1-Dinamizm tavan yapmış durumda. İleri-geri çalışmayı büyük bir özveriyle yapıyor. Şimdiye kadar gördüğüm önemli bekler kadar yorulmaz gözüküyor.
2-Taç atışlarında yüzde 60-70 isabet oranı tutturmuş(bek de önemli olaylardan biri kanımca hele ülkemdekileri görünce)
3-Kolay çalım yediğine defalarca şahit oldum. (Wolfsburg maçındakiler hala hatırımda)
4. Sadece sağ çizgiye hapsolmuş gibi gözükmüyordu. Sağ içe de yardım ediyor.
Galatasaray'ın sağ beki olmadığı için iyi transfer olabilir. Daha gelişebilir mi sorusuna cevap vermek için geçen senelerdeki VfB performansını bilmek gerekiyor ki sadece bu sene izleyebildiğimi belirttim. Hoffenheim'in defansının da berbat olduğunu söylemeye lüzum yok ki riski abartmalarının sonucunda bu da doğal olsa gerek. Neticede Hoff.'da gözüme en çok çarpan oyuncuydu son maçta; kendisinin defansif performansı, daha mutedil bir taktikteki takımla yükselebilir ama diğer artılarının yanında en belirgin eksisi şudur: Beklerin çalım yedikten sonra tekrar geri dönmeleri onları daha olumlu kılar (Örnek: Recep Çetin). İleri-geri gidişlerdeki dinamizmini "dön baba dönelim" de görememiştim. Bu hareketlerde faule yatkın oynuyor. Şimdi benim takımım da bir sağ bek almak zorunda olduğundan (nedenlerin biri fink yazısının dibindedir) ligin sağ tarafına iyi bir heyecan gelebilir. Biliyoruz ki Mustafa Denizli şampiyon olursa kalacak. Şampiyonlar Ligi'nde kapanmayan bir hesabı var çünkü. Mustafa Denizli'nin favorilerinden Miguel'i almak düşünülebilir mi?
Etiketler:
yazılar
10 Mayıs 2009 Pazar
Kocaelispor'un Haftaya Forma Reklamı Ne Olabilir?
Bu hafta, Peynirci Baba'yı gördükten sonra think-tank kuruluşları işin içine girebilir. Sezon başından beri yiyecek sektörüne ağrlık verilmesi ve kahvaltılıkta öne çıkan zeytin çeşitleriyle (ayrıca yıllardır değişmeyen torbasıyla) Nizamettin Gıda 32. hafta da işin içine girebilir. 32. haftanın diğer bir ürünü Öz Can Pişmaniye olarak gözüküyor. Ya da çatıya çıkan taraftarın çatıda çatlaklar açtığı göz önüne alınırsa Mayıs yağmurlarını üstünde istemeyenler Braas Çatı Sistemleriyle anlaşabilirler. 33. hafta da Dayıcım Büfe, Keskinler ve Akçaabat Köftecisi en büyük adaylarım. Son hafta ise bir zamanların A.Madrid'ine yarım yamalak öykünüp sinema salonlarının tanıtımını yapabilirler. Seneye şort reklamları da olacakmış ya neler olacak merakla bekliyoruz...
Etiketler:
yazılar
SEZON SONU OLASILIKLARI 1
Kimi şampiyonluk için, kimi düşmemek için mücadele ediyor. Son 3 haftadan olaylara bakarken alınabilecek skorlara göre hafta hafta puan durumlarını çıkardım. İlk resimde o takımın 32-34 haftalar arasında alabileceği puanlar bulunuyor. Alt tarafta ise 31. Haftadan son haftaya kadar değişkenlik gösteren(1. resimdeki puanlara göre) puan durumunu görebilirsiniz. Her hafta değişececektir bu olasılıklar belki de maç öncesi olaylara göre bu olasılıkları arttırırız.
Etiketler:
Araştırmalar
Bryan Roy vs. Alanzinho
Alanzinho'nun golünden sonra bir deneysel video daha şart oldu.
Etiketler:
Deneysel
Bosman Konfeksiyon
Slogan da dolaşım hakkında. Tekstil sektörüne girmesiyle kulüplerin başını yaktığı gibi Çin'in başını da yakabilir Jean-Marc Bosman. Fiyatı 84 ytl...
Etiketler:
resim anlatır
8 Mayıs 2009 Cuma
07.05.2009 Hamburg-Bremen
Etiketler:
Avrupa 2008-09
7 Mayıs 2009 Perşembe
Oysaki Dolunaya Daha İki Gün Vardı!
Son iki dakikaya değin Ballack 11600 m yol kat etmişti. Avına ulaşmak için 500 metreyi burada harcadıysa da mağarasına eli boş döndü.
Etiketler:
resim anlatır
6 Mayıs 2009 Çarşamba
06.05.2009 Chelsea-Barcelona
Etiketler:
Avrupa 2008-09
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)