30 Haziran 2010 Çarşamba

Grup Maçları Gol Dakikaları

T1 T2 Gol Dakikası
İngiltere ABD 4
Arjantin Nijerya 6
Güney Kore Yunanistan 7
İtalya Yeni Zelanda 7
Almanya Avustralya 8
Kamerun Danimarka 10
Gana Avustralya 11
Nijerya Güney Kore 12
Slovenya ABD 13
Kuzey Kore Fildişi Sahili 14
Yunanistan Nijerya 16
Arjantin Güney Kore 17
Danimarka Japonya 17
İspanya Honduras 17
Fransa Güney Afrika 20
Kuzey Kore Fildişi Sahili 20
Slovenya İngiltere 23
Güney Afrika Uruguay 24
Şili İspanya 24
Gana Avustralya 25
Slovakya İtalya 25
Brezilya Fildişi Sahili 25
Almanya Avustralya 26
Slovakya Paraguay 27
İtalya Yeni Zelanda 29
Portekiz Kuzey Kore 29
Danimarka Japonya 30
Arjantin Güney Kore 33
Kamerun Danimarka 33
Honduras Şili 34
Kamerun Hollanda 36
Fransa Güney Afrika 37
Şili İspanya 37
Nijerya Güney Kore 38
Almanya Sırbistan 38
Japonya Kamerun 39
İtalya Paraguay 39
İngiltere ABD 40
Slovenya ABD 42
Meksika Uruguay 43
Yunanistan Nijerya 44
Arjantin Güney Kore 46
Hollanda Danimarka 46
Şili İspanya 47
Slovenya ABD 48
Nijerya Güney Kore 49
Yeni Zelanda Slovakya 50
Brezilya Fildişi Sahili 50
İspanya Honduras 51
Güney Kore Yunanistan 52
İspanya İsviçre 52
Hollanda Japonya 53
Portekiz Kuzey Kore 53
Güney Afrika Meksika 55
Brezilya Kuzey Kore 55
Portekiz Kuzey Kore 56
Gana Almanya 60
Portekiz Kuzey Kore 60
Kamerun Danimarka 61
Brezilya Fildişi Sahili 62
İtalya Paraguay 63
Fransa Meksika 64
Kamerun Hollanda 65
Almanya Avustralya 68
Nijerya Güney Kore 69
Avustralya Sırbistan 69
Fransa Güney Afrika 70
Almanya Avustralya 70
Yunanistan Nijerya 71
Brezilya Kuzey Kore 72
Avustralya Sırbistan 73
Slovakya İtalya 73
Şili İsviçre 75
Arjantin Güney Kore 76
Yunanistan Arjantin 77
Güney Afrika Meksika 79
Fransa Meksika 79
Cezayir Slovenya 79
Brezilya Fildişi Sahili 79
Güney Afrika Uruguay 80
Arjantin Güney Kore 80
Danimarka Japonya 81
Slovakya İtalya 81
Portekiz Kuzey Kore 81
Slovenya ABD 82
Kuzey Kore Fildişi Sahili 82
Kamerun Hollanda 83
Avustralya Sırbistan 84
Sırbistan Gana 85
Hollanda Danimarka 85
Slovakya Paraguay 86
Danimarka Japonya 87
Portekiz Kuzey Kore 87
Yunanistan Arjantin 89
Slovakya İtalya 89
Brezilya Kuzey Kore 89
Portekiz Kuzey Kore 89
ABD Cezayir 91
Slovakya İtalya 92
Yeni Zelanda Slovakya 93
Güney Afrika Uruguay 95

Urinal Derbi



Cuma günü oynanacak maç öncesi, iki takım taraftarı da farklı bir derbide boy göstermiş. Karşılaşma öncesi litrelerce su içen taraftarlar, soluğu ayrı ayrı pisuvarlarda almış. Kim daha uzun süre kalırsa yarışmayı o kazanacaktı. Resimde Hollandalıların bariz bir üstünlüğü gözüküyor ama Brezilyalılar cinlik yaparak kadrolarına Sao Mantono'nun efsanevi amigosu Paul Edgecomb'u dahil etmiş. Internette biraz araştırma yaparak Paul Edgecomb hakkında bilgi toplayabilirsiniz. Karşılaşma sonucunu zaten orada bulursunuz...

28 Haziran 2010 Pazartesi

Şimdi Fındıklısı da Var





Pes. Size bir ipucu daha vereyim, beyefendi. Slovakya'nın 16 numarası ile Güney Kore'nin 22 numarası da aynı adamlar...

27 Haziran 2010 Pazar

ENDURDUN KAŞLAROONEY


Devam edin köşelerde top çevirmeye...


değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...Slovenya Slovakya değil...

26 Haziran 2010 Cumartesi

Gecenin Resmi

Grup Maçlarının Ardından Ulusal Liglere Göre Golcüler

48 karşılaşmanın ardından ulusal liglerin gol potansiyellerini çıkarttım. Transferleri kesinleşmiş oyuncuları oyanayacakları lige dahi ettim-Hernandez vd. Donovan'ı İngiltere değil Amerika liginde gösterdim.

A Grubu 11 gol
B Grubu 17 gol
C Grubu 9 gol
D Grubu 12 gol
E Grubu 14 gol
F Grubu 13 gol
G Grubu 17 gol
H Grubu 8 gol

Toplamda 101 gol var. İki tane kendi kalesine golü çıkarttığımızda aşağıdaki verilere ulaşıyoruz.

Ülke Atılan Gol
İspanya 19
İngiltere 16
İtalya 9
Almanya 8
Fransa 8
Hollanda 6
Türkiye 5
Japonya 4
Güney Afrika 3
Meksika 3
Portekiz 3
Rusya 3
ABD 2
Belçika 2
Yunanistan 2
Arjantin 1
Avustralya 1
Danimarka 1
Kuzey Kore 1
Slovakya 1
Şili 1


Ülke Oyuncu Sayısı
İngiltere 16
İspanya 11
İtalya 8
Almanya 8
Fransa 7
Hollanda 5
Japonya 3
Güney Afrika 3
Meksika 3
Portekiz 3
Türkiye 2
Rusya 2
Belçika 2
Yunanistan 2
ABD 1
Arjantin 1
Avustralya 1
Danimarka 1
Kuzey Kore 1
Slovakya 1
Şili 1

25 Haziran 2010 Cuma

1/100 x Milenyum? (=Vertigo) ya da Ofurtma be İsveç!


Denge yitiminin aksine sorunun doğru cevabının 10 olduğunu açıklamakta hiçbir beis görmüyorum. Parantez içindekinin ise konu futbol olduğunda en azından FIFA 2010 Dünya Kupası’nın ardından elde edilmiş on yıllık kariyerin geçici! yitimi olarak betimleyebiliriz. Hal böyleyken Fransa başta olmak üzere, son on yılda uluslararası arenada en azından çeyrek final görmüş, WC 2010 gruplarındaki ekvator altı takımların karnelerine bakalım. Tükenişin içini doldurmaya çalışalım.

Güney Afrika’da bugün oynanan son grup maçlarının ardından 16 takım evcilik oyununa başladı. Lakin Fransa ve İtalya vertigosunun dünya tarihinde eşi benzeri olmadığından kendilerine bu yazıda “biziniz kılas” koltuğunu ayırıyorum. Tek sorun kırmızı koltuktan bir tane tedarik etmemizdir. Aslında İtalya’ya ve Fransa’ya haksızlık etmememiz gerekir. Kartlarımızı açalım…
Bundan 80 yıl önce düzenlenen Dünya Kupası’nda Uruguay ve Arjantin final oynar, bilindik hikâyenin son satırlarında, kupamız Raul Jude’nin parmakları arasındadır. Uruguay bir sonraki Dünya Kupası’na “kupanın ev sahibi İtalya’ya gücendiği için” katılmaz ama Güney Amerika’dan evveli kupanın finalisti Pre-Maradonik takım, günler süren yolculuğun ardından kupaya iştirak eder ama ilk turda İsveç’e 3-2 kaybederek elenir.
İkinci fecaat için 16 sene beklenecektir. 1950 Dünya Kupası’na geçen turnuvanın finalistlerinden şampiyon İtalya katılırken, II. Dünya harbinin ardından oluşan politik perdeden ötürü Macaristan’ı Brezilya sahalarında göremeyiz. Azzuriler de İsveç’e 3-2 kaybederek 3. gruptan çıkamaz.
1958’de ise bir önceki turnuvanın ikincisi Macaristan, Avrupa elemelerinde İsveç’e de yenilerek çeyrek final hakkını, ilave bir maç oynayarak 2-1 kaybettiği Galler’e aktarır. Almanya ise yarı finaldedir. Kime yenilir tahmin edin!
1962’de ise 58’in şampiyonu Brezilya yine tacını korurken, belalı İsveç’e 12 Kasım 1961’de oynanan Avrupa elemeleri play-off mücadelesinde dur diyen, İsviçre idi.
1966’da ise son iki turnuvanın şampiyonu Brezilya turnuvaya daha gruplarda veda etmiştir. ’62 finalisti Çekoslovakya ise Türkiye’nin de yer aldığı eleme grubunu Portekiz’in ardından ikinci bitirerek, Old Trafford’a otobüs kaldıramamıştır.
1974’de ise ’70 finalistlerinden İtalya, turnuvaya grup maçlarıyla veda ederken; Meksika fatihi Brezilya, ancak 4. olabilmiştir.
1982’de ise Arjantin’de kupaya erişecekken ayağı totaliter futbola taktırılan Hollanda’yı göremiyoruz. Avrupa elemelerinde ikinci grupta ikincilik için çekiştikleri Fransa'ya Platini ve Six’in golleriyle boyun eğmeleriyle yitik ülkeler arasına katılmışlardır.
2002’de ise Uzakdoğu mutfağının azizliğiyle yemeğini kendi sefertasında getiren Fransa, A gazetesini masasının üzerine serip, ziyafete Bouba Diop çorbasıyla başladı. Tatlıdaki tercih ise sütlü Jon Dahl Tomasson’du.
Şimdi, böyle bir şey ilk oluyor dediğime kani olmuşsanız. Yazımızın istatistikî kısmına geçelim. Tabii ki A grubundan başlıyoruz:
Takımların 10 yılındaki başarılarında çeyrek final ve ötesini aldığımızı yineleyelim.




Güney Afrika
Afrika Uluslar Kupası 2000 3.lük
Afrika Uluslar Kupası 2002 çeyrek finalisti
Konfederasyonlar Kupası 2009 yarı finalisti

Fransa
Euro 2000 şampiyonu
Konfederasyonlar Kupası 2001 ve 2003 şampiyonu
Euro 2004 çeyrek finalisti
WC 2006 finalisti


Yunanistan
Euro 2004 şampiyonu

Nijerya
Afrika Uluslar Kupası 2000 finalisti
Afrika Uluslar Kupası 2002, 2004, 2006 ve 2010 3.lük
Afrika Uluslar Kupası 2008 çeyrek finalist

Slovenya
-

Cezayir
Afrika Uluslar Kupası 2000 ve 2004 çeyrek finalisti
Afrika Uluslar Kupası 2010 4.lük

Avustralya
Konfederasyonlar Kupası 2001 3.lük
Asya Kupası 2007 çeyrek finalisti
Okyanusya Uluslar Kupası 2000 ve 2004 şampiyonu
Okyanusya Uluslar Kupası 2002 finalisti

Sırbistan
-

Danimarka
Euro 2004 çeyrek finalisti

Kamerun
Afrika Uluslar Kupası 2000 ve 2002 şampiyonu
Afrika Uluslar Kupası 2004, 2006 ve 2010 çeyrek finalisti
Afrika Uluslar Kupası 2008 finalisti
Konfederasyonlar Kupası 2003 finalisti

Yeni Zelanda
Okyanusya Uluslar Kupası 2000 finalisti
Okyanusya Uluslar Kupası 2002 ve 2008 şampiyonu
Okyanusya Uluslar Kupası 2004 3.lük

İtalya
Euro 2000 finalisti
WC 2006 şampiyonu
Euro 2008 çeyrek finalisti

Fildişi Sahili
Afrika Uluslar Kupası 2006 finalisti
Afrika Uluslar Kupası 2008 3.lük
Afrika Uluslar Kupası 2010 çeyrek finalisti

Kuzey Kore
-


İsviçre
-

Honduras
Gold Cup 2000 ve 2007 çeyrek finalisti
Gold Cup 2005 ve 2009 yarı finalisti

Tabloya bir de FIFA dünya takımlar sıralaması paletinden fırça darbeleri vuralım. Yazıyı yatağınızdayken okuyorsanız, siz de o darbelerden 10^2 tane vurabilirsiniz…

İlk onda yer alıp da kupaya devam eden takım sayısı 7.
İkinci onlu grupta 4 takım Güney Afrikalıları biraz daha rahatsız edecek.
Türkiye’nin de yer aldığı üçüncü onlu gruptan şu an takım yok.
Dördüncü onlu gruptan 3 takım yoluna devam ediyor.
Beşinci onlu gruptan 2 takım son on altıya kaldı.

İlginç bir bilgi vermek isterim yukarıdaki tablonun akabinde. 2006’da da üçüncü onlu gruptan(o listedeki) hiçbir takım son on altıya kalamamıştı.

Milenyumun ilk on yılını, bu turnuvada on altı takımı merkeze alarak, Afrika Uluslar Kupası’nı hesaba kattığımızda 10.5 yıllık bir süre geçmiş oluyor şu ana kadar, basitçe özetledik. Biz katılsaydık ve de çıkamasaydık. Bizim tablo nasıl olurdu.

Türkiye
Euro 2000 çeyrek finalisti
WC 2002 3.lük
Konfederasyonlar Kupası 2003 3.lük
Euro 2008 yarı finalisti

Hımm. Bizim kariyer de fena değilmiş…

Haş Grubu Değişimleri


H grubuna dair değişimlere değinelim. Honduras da çıkabilir ama nasıl?
İspanya ve İsviçre rakiplerini 1-0’la geçerlerse Şili ile birlikte 2 takımın da 6 puanı olacak. İspanya’nın averajı +2 olacak ve lider bitirir. İsviçre ile Şili’nin her şeyi aynı olacak. Aralarındaki maçlarda İsviçre yenildiği için Şili 2. olacak.

İspanya 1 farklı skor elde ederse İsviçre’nin iki farklı galibiyetinde grubu İsviçre 1.bitirir, İspanya 2. olur. İsviçre’nin grup lideri olabilmesi için İspanya’nın her + averajına + + ile karşılık vermek zorundadır.
Yani;
İspanya 1-0 yener, İsviçre’de 3-1 kazanırsa
İsviçre 1. olur, İspanya 2.


İspanya'nın berabere kaldığı durumda İsviçre’nin muhakkak galip gelmesi gerekmektedir. O şart sağlanırsa Şili 1. olur, İsviçre 2.

İki maçta berabere biterse şu anki tablo korunur. Şili 1. olur, İspanya 2.

İspanya yenilirse, İsviçre bir beraberlikle gruptan 2. çıkar.
---------------------------

Honduras-İspanya:0-2
Honduras-İsviçre:3-0
İspanya-İsviçre:0-1

Şili, İspanya’yı 1-0 yenerse Honduras’ın 3-0 lık galibiyetinde Şili 1. olur Honduras 2.olur.
Şili, İspanya’yı 2-1 yenerse Honduras’ın 3-0 lık galibiyetinde Şili 1. olur Honduras 2.olur.

Honduras-İspanya:0-2
Honduras-İsviçre:2-0
İspanya-İsviçre:0-1

Şili, İspanya’yı 2-0 yenerse Honduras’ın 2-0 lık galibiyetinde Şili 1. olur Honduras 2.olur.

Yani Şili’nin ve Honduras’ın yarattığı averaj +4 olmalı.



İspanya yener, İsviçre berabere kalır veya kaybederse
İspanya 1. olur, Şili 2.

İspanya ve İsviçre 1-0 ve 1-0 yenilirlerse

Şili 1. olur, İspanya 2.

Hata varsa yorum bırakın.

Ümit Burnunu Kırayım Senin



İsraf israf israf…
İçimde kalan son sabrı da ayağının dışıyla sıyıranlara selam olsun.
Bartolomeu Dias, 15. yüzyılın sonlarına doğru, bu işe burnunu sokmasa ne bu turnuva olur ne Brezilya olur ne de Portekiz…
Kaç kişi izlemiştir maçı?
-100 milyon? Çık çık
-200 milyon? Çık çık
Sadece Kuzey Kore-Brezilya maçını 8.1 milyon Britanyalı izlediyse, bugünkü maçın 300 milyondan az kişinin gözbebeğine veya içkulağına ulaştığını kimse iddia edemez.
300 milyon dünyadaşa 100 dakika boyunca TV başında bu rezilliği izlettiniz. Tam 57 milenyum çaldıklarının farkındalar mı bu futbolcular. Evet, tam 57,000 sene. Maçın dibine kadar bekledim. Oynayan 2+2 adam vardı. Şimdi, Brezilya penceresinden Elano ve Kaka’yı işaret edenleriniz olabilir ama maç ne zaman ufacık hareketlendi biliyor musunuz?
Kaşarlanmamış Ramires ve Grafite oyuna dahil olunca…
Diğer 2 adam ise ensesi kalınlardan Julio Cesar ve bencillik prensi Cristiano Ronaldo.
Neyse ki H grubunda kimin birinci kimin ikinci olacağı belli değil.
İki üç gün önce de belirtmiştim. Bu maçın bir de H grubundaki maçtan sonra oynandığını düşünün. İspanya’nın ikinci bitirdiği de kesinleşmiş olsun. O kalelerin önü Süveyş gibi Panama gibi açılır mıydı? Rezaletten bahsetmiyorum ama maçta turnuvanın pozisyon rekorunun kırılacağı kesindir, bugün gördüğümüz kısırlığın tersine.

Piri Reis zamanında almasaydın Portekizliler’den hediyeler…
Bugün, Arda Turan Durban’da yatabilirdi...İki takım gibi...

22 Haziran 2010 Salı

İki Grubun Son Maçları Aynı Anda Oynanmalı ya da Hollanda'nın Ahlaki Değerleri

Periyodik salınan zehir, paralize etmese de, beynimin parçaları arasında iletişim kopukluğu yaratabiliyor. Birbirine zıt yerler kılcal köprülerini büsbütün yakıyor. Ahlaki değerlere ait hücrelerin pragmatizm yakasına ulaşmalarına imkan verilmiyor. 1998 yılında grubu lider bitirmeyi garantilemiş Brezilya, son maçında Norveç’e yenilerek Fas’ın son 16 takım arasına girememesinde en büyük suçluydu! Ve bu suçu, arşivin yapraklarından bizimkiler çıkartacaktı. 2002 Dünya Kupası’nda Brezilya’nın Zengin Sahili’ne(“Ivory” Coast=Costa “Rica”) maçı vereceği, zehir tacirleri tarafından konuşuluyordu. Zehir baronlarının dışında kalan çoğunluğun delili ise bir önceki kupada gönüllerin takımı Fas’a duydukları acımaydı… Peki ne oldu? Biz 3-0’la Çin’i geçerken, Brezilya, ikisi savunma adamı olmak üzere ideal kadrosundan sadece üç eksikle çıktığı maçta rakibini 5-2 yenerek, kendisine yarı final rakibini yaratıyordu… Okuduklarınızın tümü grup içi mücadeleler ile alakalıydı. Başlıkta ise son on altı eşlemelerini belirleyecek iki grubun maçlarına vurgu yaptım. Turnuvanın sürpriz sonuçlara açık olmasıyla ve kupa kurasındaki çapraz eşleşmelerle son 16 turunda, “futbolun bilindik büyükleri”nin erken finalleriyle karşı karşıya kalacağız. Bundan sonraki turda hangi grupta kimin kimle karşılaşacağını verelim: A1-B2 A2-B1 C1-D2 C2-D1 E1-F2 E2-F1 G1-H2 H1-G2 A,B, C ve D gruplarında Arjantin’in bile çıkamama şansı bulunduğundan, bu dörtlüyle ilgimiz yok. E ve F gruplarına gelelim. E grubunda Hollanda, kendilerini Güney Afrika’ya getiren Avrupa elemelerine paralel şekilde üst turu garantileyen ilk takım ve son maçlarını 21:30’da oynayacaklar. Buna karşılık F grubunda İtalya, büyük bir ihtimalle ikinci olacak ve Slovakya maçının başlama saati 17:00. Paraguay’ın turnuvanın dinamik takımlarından olduğunun gerçekliğini bir kenara bırakırsak karşımızda bir İtalya ve en nihayetinde son kupanın sahibi var. İtalya’nın ikinciliğini bilerek sahaya çıkan Hollanda, Kamerun’a 4-0* yenilmeli mi yenilmemeli mi? Çünkü, bırakın İtalya ile eşlenilecek bu turu, İspanya’nın ikinci olması ihtimalinin belirmesiyle, bu denli pragmatik yatış, yarı finale doğru asfalt kaplı bir yol sunabilir. Siz ne yapardınız? Bir de G ve H gruplarına göz gezdirelim. G grubunda alınan 7-0’lık sonuç vana vazifesi görerek, 1-2’nin Portekiz-Brezilya mı Brezilya-Portekiz mi olacağına zemin hazırladı. Bu gruptaki maçların H grubundan sonra oynanması ise ikinci sıkıntımızı ortaya çıkarabilirdi. İyi ki de olmadı. Yoksa diğer grubu ikinci bitirdiği kesinleşmiş bir İspanya ile karşılaşmak istemeyen Brezilya,1998 ve 2002 manzarasını kendi penceresinden “içeri” çizebilirdi. Bu gibi durumlar nadir olsa da FIFA’nın biraz daha adil olmak adına son 16 olası rakiplerinin maçlarını aynı saatte oynatmalıdır. Yani aynı anda 4 maç… *4-0 dememizin nedeniyle birlikte kalifikasyon kriterlerini de belirtelim.(3-0 olsa dördüncü kritere takılır ve Danimarka’nın 1-0 galibiyetinde bile Hollanda çıkar) 1-Toplanan puan Eğer 1 eşitse 2-Gol averajı Eğer 2 eşit ise 3-Atılan gol sayısı Eğer 3 eşit ise 4-Takımların kendi aralarında oynadıkları maçlarda aldıkları puanlar Eğer 4 eşit ise 5-Takımların kendi aralarında oynadıkları maçlarda elde ettikleri gol averajı Eğer 5 eşit ise 6-Takımların kendi aralarında oynadıkları maçlarda attıkları gol Eğer 6 eşit ise 7-Kura Eğer 7 eşit ise Turgay Şeren

21 Haziran 2010 Pazartesi

Tarihe Giriş

Rakip 1







Video: Beşiktaş'ın yeni rakibinin maç özetleri











01-04-2010 1 Víkingur AB 5-3































07-04-2010 2 Víkingur HB 0-0

11-04-2010 3 NSÍ Víkingur 0-2





















16-04-2010 4 Víkingur EB/Streymur 2-2




































03-05-2010 5 B68 Víkingur 5-3
















09-05-2010 6 Víkingur B71 0-0





















13-05-2010 7 B36 Víkingur 1-2










13 Haziran 2010 Pazar

Alma Ahını Çıkar Aheste Aheste


Fifa ve ITV'nin bedduasını aldım hayırlı uğurlu olsun. Bu hatadan sonra ligin ilk maçına kadar yokum. Sokağa çıkamam artık. Görüşürüz.

13.06.2010 Sırbistan-Gana

-Gyan ve Annan başta olmak üzere vücutlarındaki ter bezlerini kurutanlara tebrikler.
-Geçen kupada 9 kırmızı kart göstermişken hakemler daha şimdiden 3 kırmızı karta ulaştılar.
-Zigic'i 10.5 numara oynatana selamlar olsun. Benzer hatayı Charisteas'ı sağ kanada yapıştıran Otto Rehhagel yapmıştı.
-Gana'yı 4-2-3-1 olarak da niteleyebilirsiniz ama 4-1-4-1 daha uygun düşer. Annan'a bir kez daha alkış.
-Güney Afrika'da millet kökenlerine dönmüşçesine rahat, salon benim eniştemin dercesine sahada dolanıyorlar.
-Gyan golcü adı altında turnuvada skor yaratan ilk isim.
-Ulan Krasic, Beşiktaş maçlarında coşuyordun; ne oldu sana?
-Elektriğimizi yine kesenlere selamlar.

13.06.2010 Cezayir-Slovenya


Her maçın zevk potansiyelinin olduğuna inansam da bazen içinize düşen bir sıkıntı 90 dakika boyunca esneme nöbetlerine yol açabiliyor. Bu denli sıkıcı futboldan sonra Dünya Kupası’nda eskisi gibi 24 takımlı sisteme dönülmesi taraftarıyım. O da olmadı başka bir sistem. İki takımdan da tanıdığım 4 tane futbolcu var. Bunlar da Birsa, Handanovic, Ziani ve Abdoun. Hayır, tanımamak benim sorunum da isimlerinin sansızlığını yansıtırcasına oynanan ölçeksiz futbola ne diyelim.
İlk yarıda bol bol uzun top izledik. Avrupa dışı takımlarda klasik haline gelen üçlü savunmaya Cezayir’de de rast geldik. Bu oyunda taş gibi “full back” lazım ve şu ana kadar en iyileri Uruguay’da idi. Bu gerideki üçlüyü çoğunlukla Lacen perdeliyordu. Yebda daha fazla hücumu düşündüğünden! golde Bougherra ile birlikte hataya ortak oldu.
Bir de nedir bu sonradan oyuna girenlerin kart görme isteği. Lodeiro, dün, kırmızıdan kurtulan Carragher bugün de Ghezzal.
Hayatımın en sıkıcı Dünya Kupası olmaya aday(yedincisi). Kalecilerin ifrat ve tefritlerini mi konuşacağız kupa sonunda? Nerede eski golcüler…

Geleneksel elektrik kesintilerimiz başlamıştır. Bir önceki Dünya Kupası'nda bir maçı 3 bölüm halinde izlememe sebep olan zihniyet hiç değişmiyor...

Fifa.com Rezaleti


Dün ITV'nin rezaletini vermiştik bugün de fifa.com'u verelim. 6 dakika boyunca sitede sabit kaldı...

Şükredin



Videoda ITV'nin Gerrard'ın golünü nasıl kaçırdığı gözük(me)mekte. Gerçek veya değil, halimize şükredelim.

12 Haziran 2010 Cumartesi

12.06.2010 İngiltere-A.B.D.



29 Haziran 1950’de Haiti kökenli Joe Gaetjens’in İngiltere’yi yıkan golünden 21,899 gün geçmişken bir başka Haiti kökenli Jozy Altidore, Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük gol umudu oluvermiş; formalarının da o meşhur maça benzerliği işin süsü olmuş…
Capello’dan Carragher sürprizi(ki bence değil) beklerken Ledley King defansın göbeğinde Terry’e eşlik etti. İki takımın da aynı formatta oynadığını söyleyebiliriz. Tek ve en önemli fark İngiltere’nin Gerrard-Lampard ikilisinin ABD’nin Bradley-Clark ikilisinden yetenek ve ileriye katkı anlamında kilometrelerce önde olmasıydı. Hakan Şükür’ünü bulmuş Türk Milli Takımı gibi şişirilmiş toplarla oynamaya odaklanmış bir taktikte Wayne Rooney, reklamdaki gibi geleceğini yazarken diğer oyunculardan kalem isteyebilir. Heskey’nin Leicester performansını sergilediği gecede Muzzy Izzet rolünü kaptan Gerrard üstlenerek İngiltere’yi öne geçirdi. Skor avantajını elde ettikten sonra da Arjantin düzeyinde olmasa da oyunları düşüşe geçti.
ABD ise orta sahanın ortasındaki yaratıcı oyuncu eksikliğini Altidore’un dinamizmi ve Dempsey-Donovan’ın kanat oyunlarıyla yamalamaya çalıştı. Orta sahada babasından torpilli Bradley yerine eskilerden bir John O’Brien olması oradaki boş yetenek kabını birazcık doldurabilirdi.
İngiltere oyunu askıda tutarken bulduğu en tehlikeli atak 19:12’de Aaron Lennon ile sağ kanattan gerçekleşti. Asistanlık görevine soyununca da güzelim pozisyondan yararlanamadılar. Şimdi turnuvada Theo Walcott olsa, oradan muhakkak kaleye vuracağına dair iddiaya girebilirdim. İki oyuncu arasındaki fark da bencillik düzeyinden öteye gitmez.
ABD, tehlikelerini maçın ilk yarım saati dolmuşken Dempsey-Donovan kanat değişikliğiyle yaratmaya başladı. Golden önce Donovan sol kanattan sağa doğru çapraz gidip kaleye şut atarken, golün de Dempsey sağ kanattan sol çapraza giderken çıkardığı şutla gelmesi ilginçti.
Kaleci Green’in de Arsenal kalecisi Fabianski’nin Porto maçı sakarlığında olması ilk yarıyı zevkli bitirmemize sebep oldu.
Devreye Carragher ile başlayan Capello’nun lahana kafasından öpmek istedim. İkinci yarıda cepheden gelmekte diretmeyerek oyunu kanatlara yıkmaya çabalayan, topun yerle mesafesini biraz azaltan İngiltere’de Rooney’nin aktife hale gelmesi kaçınılmazdı. Heskey’nin de harcadığı pozisyon dışında etkinliği pasife döndü. Sağ bek Glen Johnson, simetrisindeki Cole’a göre ileride daha iyi işler yaptı. İngiltere'nin bir kule inşası da maçın yine ilk yarının son 15 dakikasına benzemesiyle hiçbir işe yaramadı ve bir puan buharlaştı.

12.06.2010 Arjantin-Nijerya


Destansı giriş, klasikleşmiş biçimde ceza sahası ön çizgisinde tehlike yaratımları, Veron’un kornerine bilgisayar oyunlarında göreceğiniz cinsten bir kafa vuruşu…
Turnuvanın o an bitmesini ve kupanın Arjantinlilere sunulmasını istemek ne kadar boş bir hayal. İlk yarının sonuna dek gösterilen performans beklentilerimizi çok aşağılara çekiyor. Nijeya’nın -2002 İsveç- 4-4-2’si karşısında direnç eksiklikleri tüm çıplaklığıyla ortadaydı. Tuna Üzümcü-Serdar Özkan hibriti Jonas ise ne bedenen ne de ruhen o formaya yakışmaktadır, Gonzalo ileride pozisyon harcamakla meşgulken Arjantin’in ihtiyaç duyduğu şey sadece tek vuruşçudur. Bu isim de Diego Milito, skor avantajını kazandıktan sonra oyuna kimi sokarsan sok be Maradona…
Nijerya’da şu an Yekini oynasa yine o ağlara tutunup olanca çılgınlığıyla sevinirdi. Efsane forvetlerinin yerine bütün hücum hattına Daniel Amokachi’nin Legia Varşova maçındaki basiretsizlik hali bürünmüş. Ceza sahasında komple bitikler...
Afrika kıtasından kaleci çıkmaz tezim geçen seneki Khune performansıyla çürümeye başlamıştı ve bugün Enyeama ile bu tez çöplükteki yerini aldı. Messi sol taraftan 5. dakikada bir şut çıkarır, bu panter sağ eliyle topu çeler; Messi 36. dakika da bu defa sağ kanattan bir şut çıkarır, bu panter sol eliyle topu çeler. Bunlara sayısız pozisyon da ekleyebilirsiniz. Galip haklıdır da uykumu getirmeseydiniz. B grubu bitti gibi gibi…
Şu oyun Messi’nin hormonlu haliyken, Maradona’nın hormonlu performansını hayal edebiliyor musunuz?

12.06.2010 Güney Kore-Yunanistan



Otto Rehhagel nam-ı diğer Walter Bishop, beyninden bir parça aldırmış olmalı ki kendisine Avrupa Şampiyonluğu’nu kazandırmış zincir savunmasını hatırlayamıyor. Futbol seyircisi olarak açık alanda oynamaya çabalayan bir Yunanistan görmek beni epeyce keyiflendirdi ama belki de Rehhagel’in vefa duygusundan ötürü sahaya sürdüğü ilk on bir, 4-2-3-1 dizilişinde epeyce sırıttı. Charisteas’ı sağ açık oynatmaksa ayrı bir muamma. Her ne kadar bu sene, Mourinho bize Eto’o dan sol bek yarattıysa da o sadece savunmaya yönelik bir hamleydi. Charisteas’ın savunmaya yardımcı olacağı bir oyun oynamaya çabalamıyordu Yunanistan. Sağ kanattan da oyuna hücumsal katkısı sınırlı olacaktı. Takımın bitap hali sinirlerinin bozulmasına da sebep oldu. Defansları ve ileri dörtlüsü arasını doldurmuş Güney Korelileri izledik oyunun ilk altmış dakikası.

Güney Kore’nin ben Asya’nın futboluna ait değil. Kendilerine İskandinav geni eklettiklerini varsayıyorum. Bu kadar rahatlığı ileride yüzdeli şutlarla beslediklerinde 2002 mucizesi neden olmasın. Onlar da rakipleri gibi 4-2-3-1 formatında sahaya yayılmışlardı lakin öndeki üçlü rakibe nazaran çok hareketliydi. Manu’da yıllardır izlediğimiz Park’ın başını çektiği ataklarla sonuca gitmeye çalıştılar ama golleri rakibin alıklığına borçlular. Organize atakları ise ya beceriksizlikle harcadılar ya da son anda bir Yunan yetişti.
İkinci yarının son otuz dakikasında yaptığı oyuncu değişiklikleriyle planladığı oyuna uygun adamları sahada gördük. Patza(ben de kısalttım) değişikliğiyle Katsouranis bir miktar ileriye gitti, açığa monte ettiği Salpingidis ve forvete aldığı Kapetanos’la 4-3-3'lük Yunanistan’a da şahit olduk. Maçın kontrolünü bir müddet ele alsalar da son on dakika Koreliler oyunu oldukça yavaşlatarak sahadan galip ayrıldı.

Rahat oyunuyla Güney Kore’den 14 numara ve sağ bekleri iyi oynayanlar arasındaydı.
2 yıl önce Monaco’ya gelen körpe Park Chu-Young şu ana kadarki maçlarda turnuvanın en iyi forvet profilini çizdi.
Arjantin, Nijerya’yı muhakkak yenmek zorunda zira Otto doğruyu buldu gibi gibi…

Osmanlı Ordusundan Vuvuzela Taktiği

Bu videoyu geçen sene de verdim. İzleyenler için de tekrar olsun. Osmanlı ordusundan vuvuzela taktiği. Videonun başında anlatılanları daha komik olduğu için ekledim ama başlığa esin veren bölüm sonlarda...

Maç No:1-2 En İyi 11ve En Kötü Üç


11 Haziran 2010 Cuma

11.06.2010 Uruguay-Fransa



Bugün, futbol heyecanıyla yeni kaplanmış, futbolcular hakkında üstünkörü bilgisi olan ama yeşil sahadan kaptığı kıvılcımların içinde yangına dönüşmesi muhtemel bir çocuk düşünün. Güney Afrika – Meksika maçını izlemiş de olsun bu maç gibi ama yatması gerektiğinden dolayı akşamki maçın ilk 15 dakikasını izleyebilsin. Karşısına bir Santos çıksın bir de Ribery. Evinde internet bağlantısı da olmadığını varsayarsak bu çocuk muhtemelen bir menajerlik oyununa bakacak ve iki istisna yeteneğin kariyerine göz gezdirdiğinde Galatasaray’ı kesişim kümesinde görecek. Buradan kaçan balık büyük olur manasını çıkartmasın Galatasaraylılar, derdim o değil. Aynı çocuğun Lugano ve Anelka’nın kariyerlerine baktığını hayal edin. O kümede bu sefer Fenerbahçe yer alacak. İşte anlatmak istediğim bu, kulüplerin yavaşçana doğruyu bulmalarından bahsediyoruz. Belki ellerinde veya değil ama kalburüstü bir futbol sanatçısının/savaşçısının kariyerinde sizin kulübünüzün adı geçince, değmeyin keyfinize. Darısı Holosko efendiye…
Fransa 4-2-3-1 dizilişinde top getirme görevini Diaby’e yıkmış. Toulalan daha defansif bir pozisyonda kalmış. Burada Gourcuff’un daha etkin bir rolde olması gerekirken sadece serbest atışlarda ve köşe noktasında topla dostaneydi. Maçın başında Ribery’nin atak girişimleri ve Anelka’nın geriye gelme çabası dışında Fransa’nın gerideki dörtlüsünden en ufak bir katkı görmedik. Hele ki iki bek Evra ve Sagna, Uruguay’ın “full-back”(Türkçe tanımı olan varsa sevinirim)leri Pereiralar’a karşı hiçbir girişimde bulunmadılar.
Uruguay’ın granitten farkı yok. Turnuvanın savaşkanı konumundalar. Takımı ise sadece ilk iki dakika 4-4-2 dizilişinde gördük. Sonrasında belki de Fransa'nın oyun anlayışından ötürü Lugano geriye gömülerek savunmadaki huninin ucunu oluşturdu. Kendisine sağda Victorino solda ise Godin yardımcıydı. İkisi de kaptanlarını rahatlattılar. Ama dikkat çekmek istediğim şey az evvel de belirttiğim gibi iki full-back. Yani bu kadar ciğerli oyuncu çok az bulursunuz. Özellikle hücuma çıkışlarında daha başarılı bir yüzde tutturan Alvaro Pereira’ya büyük alkış. Maximiliano ise defansif açıdan daha verimliydi. Orta sahadaki Perez ve Arevalo ikilisi birbirlerine yakın oynayarak o beşli hunide Fransızları dara düşürdüler. Takımın tek bozuk plağı yavaş adamların en kralı Ignacio Gonzalez. Bu kadar alt düzey performans sergilememişti izlediğimiz 54 oyuncu(Meksika kalecisi Perez’i listeye katmadım) da. Öne top aktarımında bu oyuncunun yetersizliğinden dolayı Forlan ve Suarez gol için mutualistik bir ilişki kurmak zorundaydılar. Birbirlerini beslemeleri gerekiyordu ve tatmin edici seviyeye çıktıklarını düşünüyorum. İkinci yarıda ise Fransa beklerini birazcık da olsa ileriye gönderdi ama o savunma karşısında tek tercih olarak uzaktan şut çekip durdular. Sanki Muslera, ceza sahası dışından Leo Franco’ya benziyor! Diyelim ki öyle sen kim Selçuk kim...
Lodeiro’nun atılması maça ufak çapta bir heyecan yükledi ama Fransa hak etmediği bir dünya kupası maçında hak ettiği bir beraberlik aldı. Meksika maçından sonraki tahminim de bütün takımların ikinci maçlara birer puanla çıkacağı yönündeydi. Bu grubun son maçlara kadar aktif kalacağına çok seviniyorum. Hüzünlü bir kaybedişe rast gelebiliriz.
Neyse, Fransa’da Malouda, dinaminik Valbuena ve Götten motor Clichy oynamazsa ilk turda elenebilirler.

Forlan’a kükürtlü sabun, Domenech’e de tırnak makası hediye ederse bir ıtriyat firması sevinirim…

Harry Kewell - John Travolta

11.06.2010 Güney Afrika-Meksika


Öncelikle TRT’ye gözümden iki damla yaş getirdiği için teşekkür ediyorum. 8-0’lık Liverpool maçından bu yana ilk defa bu kadar üzüldüm. İtalya 90’dan beri aynı televizyondan turnuvaları izleyen biri olarak bu defa, bilgisayardan maç izleme keyfine doyacakken karşımda 30 dakika boyunca simsiyah bir ekran vardı. Emektar televizyonun başına da koşmadım ve yarım saat boyunca simsiyah bir ekrandan kendi yansımama dalmışken aniden minik logosuyla bir kanal belirdi. Sonrasında yine gitti hüzünbaz, ben de digiturkwebtv’nin yolunu tuttum. Neyse ki ikinci yarıda TRT bey yayını düzeltince biz de vuvuzela zırıltısına dahil olduk. Geçen sene, Konfedarasyon Kupası’ndan kulağımıza damlattığımız vuvuzela aşısı bu yıl etkisini gösterdi. 45 dakika boyunca hiçbir şey hissetmedim. Belki Stockholm sendromuna uğramanız yakındır belki de vuvuzelaya kondom kampanyasını başlatacaksınız. O size kalmış...
İlk yarının son on beş dakikasına baktığımızda bol pas yapan Meksika ve dolayısıyla topu kapmak için çabalayan Güney Afrika. İkinci yarıda ise Meksika’nın (güya) üçlü defansının ortasını otoyola çeviren bir Güney Afrika. İlk yarı ile ikinci yarı arasında karşılaştırma yapamamamın nedenini zaten ilk paragraftan biliyorsunuz.
Galatasaray’dan turnuvaya katılan Dos Santos’un en iyi Meksikalı oyuncu olduğu konusunda kimsenin aksi bir düşüncesi olduğunu sanmıyorum. İkinci yarıdaki grafikteki doğrusu düşeye dönse de takımının en etkin elemanıydı. Kaldı ki yaratıcılık boyutunu yanındaki Vela da geriden, bu maçlık eski turnuvalar aksine geriye mühürlenmiş, Marquez de büyütebilirdi. Bununla birlikte karşıdaki tek yaratıcı adam Pienaar etkisi sıfıra yakın olunca da sadece Dikgacoi ve önüne atılan toplara koşturan kanat elemanlarıyla, bir santrforla karşı karşıya kaldı Meksika. Bu koşularsa beklerin olmadığı güya üçlü gerçekte ikili savunmayı aşırı zorladı. Bunlara bir de Jorge Campos çıkarmış bir ülkeye hiç yakışmayacak, topa çıkma yetilerini yitirmiş, çıksa bile topu taca bile atmaktan aciz, Perez de eklenince doksanlar özlemindeki “jabulani”yi tanımış olduk. Mükemmel bir sweet spot vuruşu ve Tshabalala…
Daha sonrasında ise iki oyuncu değişikliği ve ileri çıkan bir Marquez golü…
Maçın dibinde de Güney Afrika’nın mükemmel ayaklara sahip kalecisi (Konfedarasyon Kupası’nda da bu kaleciye değinmiştim) Khune’nin seriye bağladığı gollük pasları ve çerçevenin içine aktarılamayan toplar…

Akşama berabere bitecek maçla eğlenceli bir grubumuz olacak gibi gözüküyor...

Erdoğan Arıkan Vuvuzela Çalıyor

19. Dünya Kupası Açılış Töreni






Video

Dünya Kupalarında İlk Atılan Goller

3 tanesi dışındakileri görüntüleriyle birlikte hazırladım. Almanlar ve Brezilyalılar coşarken, Arjantin ve Meksika yitik ülke...

Phillip Lahm 2006 Almanya-Kostarika
Bouba Diop 2002 Senegal-Fransa
Cesar Sampaio 1998 Brezilya-İskoçya
Jurgen Klinsmann 1994 Almanya-Bolivya
Francois Omam-Bıyık 1990 Kamerun-Arjantin
Alessandro Altobelli 1986 İtalya-Bulgaristan
Erwin Vandenbergh 1982 Belçika-Arjantin
Bernard Lacombe 1978 Fransa-İtalya
Paul Breitner 1974 Almanya-Şili
Dinko Dermendzhiev 1970 Bulgaristan-Peru
*Pele ya da Sigi Held 1966 Brezilya- Bulgaristan ya da Almanya-İsviçre
Rolf Wuetrich 1962 İsviçre-Şili
Agne Simonsson 1958 İsveç-Meksika
Milos Milutonovic 1954 Yugoslavya-Fransa
Ademir 1950 Brezilya-Meksika
Josef Gauchel 1938 Almanya-İsviçre
Ernesto Belis 1934 Arjantin-İsveç
Lucien Laurent 1930 Fransa-Meksika


*Fifa.com iki golü de aynı dakikada göstermiş. Genel olarak Pele kabul ediliyor.

İlk yazılan ülke ilk golü atmıştır; kırmızı ülke maçı kazanmıştır; mavi ülkenin maçı berabere bitmiştir.

**1962 İsviçre-Şili klibini yanlış kesmişim...

10 Haziran 2010 Perşembe

32 sene 25 gün 5 saat ve Lanetli Stat





İlk resimde Doğan Babacan'ın kupa tarihinde gösterilen ilk kırmızı kartı elinde tutmasını görmekteyiz. 14 Haziran 1974 tarihinde saat 16:00'da başlayan F.Almanya-Şili maçının 67. dakikasında Carlos Caszely baş rolde. Kartın gösterildiği yer Berlin Olimpiyat Stadyumu...
İkinci resimde ise Elizondo 2006 kupa finalinde Zidane'a meşhur kafasından ötürü maçın 110. dakikasında kırmızı kartı göstermekte stadyum yine Berlin Olimpiyat Stadyumu...

Hayır, ben attım



-İlk maçım ‘83 yılında Donanma Kupası, daha o zamanlar tanınmıyoruz. Yani en azından insanlar sokakta gezerken sima olarak tanımıyor. Maçı Galatasaray’la oynuyorduk. Karşılaşma 2-2 bitti. Biz babamla stadyumdan çıktık, Beşiktaş’a doğru yürüyoruz. Trafik tıkanmış, bir taksici arkadaş çıktı. “Koçum, kaç kaç maç” dedi. 2-2 ağabey falan dedim. “Kim attı Beşiktaş’ın gollerini?” diye sordu. O gün de ikisini ben atmıştım. Şimdi Metin attı demek tuhafıma gitti, ben attım dedim. “Ya kardeşim sana doğru düzgün soru soruyoruz, doğru düzgün cevap ver” dedi. İnanmadı Metin Tekin olduğuma…

Beş aydan beri somut bir gelişme bekliyoruz. Yönetim kademesi en azından bu sefer, vites kolundaki "r" nin roketi simgelemediğini öğrenir taksici ağabey gibi.

9 Haziran 2010 Çarşamba

Rıdvan Ross Bob Dilmen



Video= Affınıza sığınarak 6 ay evvel eklenmiş bir şeyi tekrar ediyorum. Rıdvan Dilmen'e dublajını TRT'nin meşhur ressamı Bob Ross yapsa nasıl olur dedik...
(Ses seviyesini fazlaca yükseltin)

Rızvan Tan Dinlenme Tesisleri




video: tepişirler, ezilir çimenler

HŞ9 vs. Q7


8 Haziran 2010 Salı

Hamdi Serpil Tüzün:"Futbolda Değişim Hızı"


Beşiktaş özkaynak düzeninin başındayken kaleme aldığı bir yazı...


Yirmi birinci yüzyıla çeyrek kala, her şey inanılmaz bir hızla değişmekte.
Daha dün top oynadığımız arsada, bugün, dibi görünmeyen temel çukuru, yarın ise bir gökdelen.
Wembley'de oynanan bir Kral Kupası maçını, aynı anda evimizde izleyebilmek, otuz yıl önce hayal öte-si bir durumdu. Bugün ise, bize televizyonun düğmesi kadar yakın ve gerçek.
TV'den transistora, uzaydaki uydulardan, maçlardaki ilginç durumların anında tekrar izlenmesini sağlayan ışıklı skorboardlara kadar teknolojinin tüm ürünleri yaşamımızı her alanda etkiliyor.
Ancak, değişimin hızı içeriğinden daha önemli. Bilim adamı C. P. Snow’a gôre “Değişimin hızı öylesine arttı ki, hayal gücümüz bile ona yetişemiyor”.
Ekonomist K. Boulding ise gerçeği daha çarpıcı biçimde vurguluyor: “Doğduğum günden bugüne kadar olup bitenler, doğumuma kadar olup bitenlere neredeyse eşittir”.
Kilometre Taşları
Biz yine işimize dönelim. Futboldaki gelişimi 1860’lardan başlayarak inceleyelim. 1863'te ilk futbol federasyonunun kuruluşu —1870’de elle oynamanın yasaklanışı— 1872’de ilk milli maç ve 1925'de ofsayt kuralının değişmesi ile futbol tarihinde bir dönüm noktası: H. Chapman'ın Arsenal’da uyguladığı WM düzeni.
Bu sistem uzun yıllar üstünlüğünü sürdürecektir. Ancak 1953-54 yıllarında Macar milli takımının uyguladığı “Geri Santrafor”(4-2-4) sistemi WM'i silecektir. Macarlar, Brezilya’dan daha önce, 4—2—4’ü başarı ile kullanmışlardır.
Bununla beraber, 4-2-4'de uzun ömürlü olmayacaktır. İngiliz futbolu, 1966'da doruğuna ulaşan 4-3 -3 uygulaması ile yine bir dönüm noktasının kahramanı olacaktır.
Bu sistem 1970'e doğru 4-4-2'ye dönüşecektir. 1973 - 74'Ierdeki Ajax, Total Futbol anlayaşı ile fut-bola yeni bir boyut kazandıracaktır.
Önemle vurgulamaya çalıştığımız konu, şu veya bu sistemin üstün tarafı, yani, değişimin içeriği değildir. Değişimin hızıdır. WM 1925 - 53 arası 28 yıl üstünlüğünü sürdürmüştür. 4-2-4 sistemi 8-10 yıl,
4-3-3 ise 5-6 yıl dayanabilmiştir. 3-4 yıl uygulanan 4-4-2, Total Futbol anlayışı ile yıkılmıştır. Ancak, son bir iki yıldır, bazı cesaretli antrenörler Total Futbol anlayışı da aşan denemeleri başarıyla yapıyorlar.
28... 10... 6... 4 ve 3...
İşte futbol anlayışındaki değişim hızı...
Ve Türkiye
Acaba Türkiye bu baş döndürücü yarışın neresinde? Ne orasında, ne burasında... Kesinlikle içinde değil...
Kopyacılık, hiçbir zaman bizi çağdaş futbola yetiştirmeyecek. Bugün oyun düzenlerini kopya etmeye çalıştığımız ülkeler, artik onlara benzediğimizi sandığımız sırada, futbolu çok daha değişik oynuyor olacaklar.
Amaç, çağdaş futbolu oynayabilmek ise, yapılacak iş şudur:
— Geleceğin futbolu en az 10 yıllık bir açı altında düşünülmeli, araştırmalı, incelemeli,
— Varılan sonuçlara ve Türk gencine uygun olarak belirlenen futbol anlayışı bugünün gençlerine öğretilmeli ki onlar 7-8 yıl sonrasının futbolcularıdır.
Aksi halde, kısır döngü sürüp gidecek. Şimdiye kadar olduğu gibi...

6 Haziran 2010 Pazar

Beşiktaşlı Duruşu

Yetmiş yedi bin farkı bulun diye eklemedim. Fotoğrafın sağ tarafıdır ilgilendiğimiz, umutsuzca beklediğimiz. Şuradaki karizma hiçbir kulüp başkanında olmamıştır. Beyaz Gandalf'tır artık büyük Seba, umutların tükendiği an, belki bir gün doğumunda, filme nazire yaparcasına Serencebey yokuşundan inecek.
Sonunu Sauron düşünsün...
Related Posts with Thumbnails