Special One’ın lahana adamı Capello’nun hikâyesini Marcotti’nin kaleminden çevirmeye çabalayalım…
Yolların kesiştiği bir yerde doğduysanız, hem herkese aitsinizdir hem de hiç kimseye…
Fabio Capello eski dünyanın en kanlı, en ihtilaflı ve de en farklı köşelerinden birinde doğar. Doğu ve Batı arasındaki geçiş yerlerinden birisidir burası; hem bölgenin yerlileri yazmıştır tarihi hem de gelip geçenler.
Kendisi Bisiacaria’lıdır. İtalya’nın kuzey- doğu ucunda yaklaşık 120 kilometrekareye yayılmış bir bölgedir ama kendisini çevreleyen Friuli-Venezia Giulia’dan tarihsel ve kültürel açıdan ise epeyce uzaktır.
Bisiacio kelimesinin kökeni hakkında türlü rivayetler vardır. Kimileri bunun “iki su arası” anlamına gelen Latince’deki “bis acque”’den ileri geldiğini söylemektedir. Diğer bir teoriye göre ise kelime, kökenini Slovence “bezjok”tan almıştır ve tam karşılığı muhacir’dir. Bisacaria, geniş düzlükleri ve Adriyatik Denizi’ne yakınlığıyla birlikte ezelden beri “Doğu medeniyetlerinden” İtalya’ya gelenler için bir giriş noktası olmuştur. Hatta Romalılar zamanında, bir sınır geçişi olarak gümrük vergilerinin toplandığı yerdi.
Bölge, şehir devleti olarak bir biçimde hür yaşarken 1420’de Venediklilerin kontrolü altına girer. Deniz ticaretiyle ünlenen Venedikliler bölgeyi karasal bir ticaret merkezi olarak Doğu’yla alım-satıma yeni bir seçenek eklemişlerdir. Yaklaşık 400 yıl, Osmanlıları ve de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nu Capello’nun doğacağı yere ulaşmamaları için çaba sarf edilmiştir…
1814’de Venedikliler yenilir ve bölge Avusturyalıların eline geçer ki onlar da burada 1. Dünya Savaşı’nın bitimine kadar söz sahibi olacaktır. Aslında bölge en acımasız zamana Birinci Dünya Savaşı’nda Sloven, Avusturya-Macaristan ve İtalya kuvvetleri arasındaki güç mücadelesi sırasında mekân olmuştur. 1918 yılında yapılan mütareke ile topraklar resmen İtalya’nındı. Ama İkinci Dünya Savaşı kapıdan kafasını uzatmıştı bile…
Bu defa harbin hatları pek belirgin değildi. İtalya, Almanya ve Japonya ile birlikte Mihver Güçleri’ni oluşturmaktadır. Temmuz 1943’te Benito Mussolini devrildi ve kontrolü General Pietro Badaglio liderliğinde yeni hükümet devraldı. Göreve gelmesinin ardından Almanya ile omuz omuza çarpışacaklarını belirttiler ama bundan kısa bir süre sonra Badaglio kararını değiştirdi; 8 Eylül 1943’teki bir açıklamayla Müttefik Güçler’e karşı hiçbir düşmanca tavır almayacağını belirterek ateşkes ilan etti.
Badaglio bu davranışıyla savaşın sona ereceğini öngörmüştü ama bu feci karar ülkeyi kaosun kucağına düşürdü. İtalyanlar muallâkta kalmışlardı; Almanlara sırt çevirmişlerdi fakat daha önceki güne kadar kanlı bıçaklı oldukları Müttefik Güçler ile herhangi bir görüşme dahi yapmamışlardı. Badaglio, Kral Victor Emmanuel ve kabinenin bir çok üyesi önce Roma’ya ardından “Çizme’nin topuğu” Brindisi’ye kaçtılar, burası Almanlar tarafından da Müttefikler tarafından da kontrol edilmiyordu. Aslında Almanlar Mussolini’nin Temmuz sonunda kralın emriyle tutuklanmasından sonra böyle bir senaryoya hazırlıklıydılar ve harekete geçmekte gecikmediler. “Mihver Operasyonu” ile o esnada İtalya’ya aktarılmış Alman bölükleriyle Kuzey ve Orta İtalya’da Roma da dâhil olmak üzere birçok kilit şehri ele geçirdiler.
Yurtdışında savaşan milyonlarca İtalyan askerini ilgilendiren bir olaydı bu, Badaglio’nun düşüncesizce hareketi kendilerinin kolunu kanadını kırmıştı. Dış cephelerde olanlara hiçbir emir verilmemişti. Bazılarına geri dönmeleri gerektiği söylenmişti ama bu kaos ortamında imkansız bir şeydi. Diğerlerine daha bir hafta öncesine kadar aynı mevzileri paylaştıkları Alman askerlerine karşı silaha sarılmaları söylenmişti. Lojistik kontrolün Almanlar tarafından yürütülmesi b karşı hareketin baştan hüsranla sonuçlandığını gösteriyordu. Acımazsızca davranan Germenler dört bin tanesi Kefalonya Adası’nda olmak üzere sayısızca İtalyan canı aldılar ve binlercesini de esir kamplarına tıktılar.
Doğu cephesinde topçu birliğinde görevli olan Capello’nun babası da esir kamplarından birinde hayatta kalma mücadelesi vermektedir ve birçoğu gibi umudunu katık etmekle yetinmiştir. Pieris’e yani evine 1945 sonunda dönebilmiştir. Çoğunluk ise kendini tanıyamamıştır zira Guerrino artık 48 kiloluk bir çirozdur. Kumandanlarının ve arkadaşlarının başlarına gelenleri zamanla daha iyi kavradıkça nefes almasından mütevellit şanslı olduğunu düşünmektedir. Başına gelen tüm kötü olayları unutmak zorundadır. 6 yıl boyunca duyduğu nefretler aşka başkalaşmak zorundadır…
Olayın detayına girmiyoruz. Fabio Capello, Evelina Capello’nun kucağına 18 Haziran 1946’da ilk ziyaretini gerçekleştirir. 2 Haziran’da ise İtalya Cumhuriyeti kurulmuştu ve işin garip yanı o bölge 14 Eylül 1947’ye kadar Trieste’de üs kurmuş Birleşik Krallık orduları tarafından kontrol edilecekti yani başka bir ifadeyle Fabio resmi olarak 16 günlük bir gecikme sonucunda Britanyalı olamamıştır…
kaynak: G. Marcotti-Capello
çeviri: ftblszypmm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder