9 Şubat 2011 Çarşamba

Quaresma mı Oksijen yoksa Guti mi Hidrojen...

Sergen ile Mehmet yanyana oynar mı vesaire vesaireden sıkılanlar için de gelsin, sayılar bazen yalan söyler ama oksijen olan Q7 mi Guti mi her şeye detaylıca bakalım...
Hansel ve Gretel ülke futbolunun cadılarına karşı mücadele etmek zorunda. Futbol açlığı kol gezmesine rağmen yeşilimtırak bir ülkede adam yemek, yamyamlık üstatlarının damağında suç lekesi bırakmadan yutaklarından akabiliyor. Neyse ki Sergen ile Mehmet yan yana oynar mı? minvalinden bir cümle futbol anlayışımızdan çok öteye gitmiş gözüküyor. Şimdilerde olabildiğince futbol pırlantasını görgüsüz Rap yıldızlarından geri kalmadan her yerimize döşüyoruz. Bunda hiçbir sakınca görmüyorum. Hatta Beşiktaş’ın şampiyon olamamış takımlardan bazılarının yaptığı sıra dışı transferleri bile gölgeleyecek standartta kurgulanması boyu 2 metreyi aşmış öğrencinin hala en ön sırada oturmasına eş değerdi. Zaten 4 takımın upuzun boylarına rağmen en önde yer almalarının nedeni ha bire vizyoner pozisyonda kalmalarıydı, bunun sebebi de kısaca: aşırı miyopi… Tam da bu anda Beşiktaş tüm gözyaşı denizinden arta kalan kumlarla harika bir gözlük döşedi kendisine ve de sınıfın öğretmeni kendisini arka sıralara davet etti!
Futbolda sadece kurnazlığın önde gitmesi hatta rakibin boşluklarının değerlendirilmesi noktasında bir anlayışta(reel politik) bu iki pırlantanın kulaklarımıza fısıldadığı Van Gogh eksilmesiyle mi sonuçlandırılacak…
Beşiktaş karşı-atak takımı olsa şu an 15 puan fazlası olacaktı lakin (iyi bir kontratağın verdiği hazzı hiçbir şeyden alamasam da) Papaz da Vedat Milor izliyor artık…
Schuster’in getiriliş öyküsünü Serdal Adalı’dan dinlediğimden beri pek de kızamıyorum. O konuşmadan alıntı yapalım:
“Schuster : Siz nasıl bir futbol istiyorsunuz.
Beşiktaş : Sürekli saldıran, sürekli hücumu düşünen, karşı kaleye yığılıp baskı kuran
Schuster: (yanındakilere dönerek) Demek ki hala birkaç tane futbol çatlağı kalmış”
Yönetim bunu talep etmiş zaten okun ucunu rakip kaleye çevrili bırakmıştır. Lakin Schuster’in bilmediği şeyler son vuruşlarda bu denli pinti kalınması ve maç içindeki yoğunlaşan sertlikler. İlk varsayım üzerinden geçersek Trabzon için geçerli olan erken gol ihtiyacı Beşiktaş için de geçerlidir. Beşiktaş’ın öne geçtiği maçlarda çok da rahatlama göstermediğine dikkat ettiğimizde sene başında yapılacak bir “hasbi strik er” hamlesiyle bile ligin ilk döneminde 40-42 aralığında bir puanımız olurdu. Yazımızın eksenine yakın bir varsayım olan ikinci maddeyi de göz ardı etmemek gerekmektedir. Bu adamlar üzerine yoğunlaşmış kemikaze saldırılarına en karşılı insan bile iyi gözle bakmıyor. Biz her ne kadar rakip takım hocaların bunu bilinçli olarak uyguladığını söylesek de oyuncunun damarlarına işlemiş bireysel taktiğin de hocasından bağımsız şekilde işlemesi hidrojenle – oksijeni sinir krizine sokmaya yetiyor. Zaten Simao, Fernandes, Almeida geldiğinde Guti ve Q7’nin sevinmelerinin nedenlerinden birisi artık faullerin ağırlıklarının kendi üzerlerinden kalkması idi ve maalesef bundan lig adına utandım…
Yazının bundan sonrasında hidrojen ve oksijen kim ona karar vereceğiz. Anaokula gidenlerin bile bildiği suyun kimyasal formülünü anlatmaya gerek yok. Bu iki adam birleşince zaten su olmaktalar aradığımsa hangisi tek başına kaldığında ciğerlerimize dolan oksijen olduğudur…
Renklerin karşılıklarını verelim.
Buradaki verilerde söz konusu olan lig karşılaşmalarıdır ve ilk olarak iki futbolcunun birlikte oynadığı maçlara bakalım. Bunu da ikiye ayırdım. Öncelikle ilk 11’de birlikte oynadıklarında sonrasında ise herhangi birisinin oyuna dahil olmasıyla oluşan sonuçlar.

Burada en çok dikkatimi çeken şey ne Q7 ne de Guti ligin ilk döneminde İnönü'de birlikte ilk 11 çıkmış. Başarı oranı deplasman maçlarında %67, İnönü'de ise %100. Eğer bu birliktelik devam etse deplasman maçları bu listede ağırlıklı olmasına rağmen Beşiktaş'ın 20. haftadaki alacağı minimum puan 43.80...
İstanbul takımlarıyla oynanan iç saha maçlarında Schuster'in sadece birini oynatıp diğerini sonradan sahaya sürmesi ilginç. Başarı oranı %16.66.
Manisaspor maçında ikisi de yok ve sonuç kaçınılmaz...
Biri hiç oynamazken diğeri oyuna sonradan dahil olduğunda da başarı oranı %16.66.
Guti'nin oynamadığı sadece Q7'nin oynadığı maçlarda yenilmemişiz. Başarı oranı fifti-fifti...
Guti'nin oynayıp Q7'nin hiç sahne almadığı maçlarda da Herromerrospor'a dönüşüyoruz. Başarı oranı %57 ama 0 çekilen maçların hepsi deplasman ve de Guti ya oyuna sonradan girmiş ya da oyundan atılmış. Bu da başarı oranının biraz daha  yüksek olacağını gösteriyor...

Sonuç: Guti Oksijendir...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails