6 Temmuz 2010 Salı

Yarı Final "Geri Dönüşün Kralları, Goller, Uzatmalar"

"Geri dönüşün kralı" lakabını 2008 performansından sonra Türkiye kadar hak eden hiçbir ülke yoktur. Aksini düşünen varsa kesin Liverpoollu'dur. Zira Fatih Terim’in İstanbul’daki Milan-Liverpool finalinde, yorumcu olarak kesin ifadeler kullanması da bizim başarımızda “ders almanın” ehemmiyetini vurgulamaktadır.
Yarı finaller tarihinde kısır sonuçlara alışkınız. 30 tane yarı finalimiz oldu şimdiye değin.
2006’da bir uzatmamız vardı. 2 maçta toplam 3 gol gördük. 2002’de 2 gol. 1998’de bir seri penaltı atışına giden maç ve 5 gol, Fransa’nın 1-0’dan maçı çevirmesi. 1994’de 4 gol. 1990’da seri penaltı atışlarına giden 2 karşılaşma ve 240 dakikada atılan 4 gol. 1986’da toplamda 4 gol. 1982’de Almanya’nın Fransa karşısında 3-1’den maçı beraberliğe getirmesi ve 2 maçta atılan 8 gol. 1970’de İtalya’nın uzatmaya giden maçta 2-1’den skoru 4-3’e getirmesiyle atılan 11 gol. 1966’da 6 gol. 1962’de 10 gol. 1958’de İsveç Hans Schaefer’in golüne Skoglund, Gren ve Hamrin’le karşılık verip geri dönüş gerçekleştiriyor, iki maç toplamında 11 gol görüyoruz. 1954’de uzatmaya giden bir maç ve toplamda 13 gol. 1938’de İsveç’in bir golle öne geçmesine Macarlar 5 adet zarfla cevap vererek yarı finaller tarihinin ikinci geri dönüşünü yapıyor, diğer maçta da 3 gol atıldığından elde var 9 gol. 1934’de 5 gol. 1930’da ise Yugoslavya’nın bir golüne geri dönüşün ilk hükümdarı Uruguay 6 golle cevap veriyor, Arjantin maçında da 7 gol olduğundan 14 gole ulaşılıyor.
Şimdi Z raporunu alalım. Penaltı atışlarının uzatmayı da içerdiğini kabul edince tam 7 adet uzatmamız var. Bunlardan dördü penaltılara kalıyor. Tam 5 adet geri dönüşçümüz var. Turnuvayı 2 eşit parçaya böldüğümüzde ilk 9 parçanın (ki birinde yarı final diye bir şey yoktu) sadece 2 tanesinde, o turnuvadaki gol ortalamasının altında kalan yarı final müsabakaları oynanmış. Diğer 9 parçada(2 tanesinde yarı final diye bir şey yoktu) sadece İspanya 82’de turnuvanın gol ortalamasının üzerine çıkılmış bir yarı final serisi var. 1982’den sonra gerçekleşen 6 turnuvada sadece bir geri dönüşe rastlıyoruz. Defansların kapalı olmasının doğurduğu bir sonuç. Bu turnuvada, çeyrek finallerde gol ortalamasının 0.3 üzerine çıkıldı ama ikinci dokuzluda da buna benzer bir tablo söz konusu.
Çeyrek finalin ilk günü aldığım hazzı 2008’den beri alamamıştım. Ne Şampiyonlar Ligi doyurdu beni ne de başka bir şey. Dünya Kupası’nın yerini hiçbir şey tutmuyor. Onun için lütfen hikayesi olan maçlar oynasınlar, 1-0’dan zor hikaye çıkartılır…

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails