9 Şubat 2010 Salı

06.02.2010 Kayserispor-Galatasaray






Maçın 4. dakikasındaki Lucas Edward Neill şaplağı ve 10. dakikada Ariza Makukula’nın Neill’a ayakkabısının tekini uzatmasıyla Digitürk’ten Sinderella fantezili ırklar arası erotik paket aldığımı düşlerken sırtımı dönüp yatmamın sonucunda yazı bugüne kaldı!
Servetsiz ve golcüsüz Galatasaray yapılanmasına tek olumlu cevabımız savunma yönünde olacaktır. Neill ve Fehmi Emre Güngör’ün performansları, Kayserispor hücumu aklına çok düşürmese de kâfiydi. Özellikle Neill’ın 2. dakikada rakibe attığı pas dışında en az 7 kritik topu kesmesinden bahsedebiliriz ve Galatasaray’ın sol stoperinin, Popescu’nun gidişinin ardından, genetik bir özelliği haline gelen “topla rakip sahaya sarkma” konusunda da (Servet Çetin kadar olmasa da) üstüne düşen görevi yaptı. Servet’in hastalığını atlatarak takıma döndüğü zamanda bile Neill eski pozisyonu olan sağ stopere geçmemelidir. Tek maçlık deneme sürecinde defansın çok daha güçlü olabileceğini varsaymaktayım. Galatasaray maça Neill’ın da dâhil olduğu 2 dakikalık facia top trafiğiyle başladı. Elano Blumer’in Alioum Saidou’ya kaptırdığı topa Uğur Uçar, Caner Erkin ve Neill’ın pas hataları eklendi. Zaten 40. Dakikaya kadar Galatasaray’dan bahsetmek mümkün değildi. Franco Dario Cangele, Serdar Kesimal ve Saidou rakiplerinin sağ tarafında çok etkindi. Makukula’nın sahne alması gereken 40 dakikalık zaman diliminde etkin olmamasıyla da Kayserispor’un öne geçme şansı yok oldu. O dakikadan sonra iki takım da golcüsüz oynamıştır. Galatasaray bütün yükü Mehmet Topal’ın üzerine yıkarak Mustafa Sarp’ı sarkık hücum oyuncusu olarak düşünmüş yalnızca Topal’ın yükünü hafifletmeye çalışan geriye gelerek oyun kurmaya çabalayan Elano idi. Galatasaray’a karşı oynayan takımlar Mehmet Topal’a baskı yaptıkları anda iki bekine de baskı uygularlarsa(burada Caner ve Uğur) aşırı tehlikeli pozisyonlar yaratabilirler. Galatasaray da Kayserispor da kırmızı kart gelene kadar saha içi dizilişini nadiren bozdular. 40’tan sonra kısa süreli bir Abdul Kader Keita-Giovani Dos Santos Ramirez değişikliği ve buna nazaran uzun süren Saidou-Abdullah Durak’ın yer değiştirmesi iki istisnadır. Ne kadar gariptir ki bu 5 dakikalık kanat değişimiyle biraz kıpırdanmıştır Galatasaray. O zaman “tek maçlığına” şunu kurgulayabilir miyiz? Farz edelim ki Kader Keita hücum gücü +1, Uğur hücum gücü -1, Caner hücum gücü +1, Dos Santos hücum gücü -1. İlk 40 dakika boyunca sol kanatın toplamı 0 sağ kanatın toplamı 0. Kanat değişiminin ardından sol kanat +2 sağ kanatsa -2 olmuştur ve Arda’nın kaçırdığı pozisyonun(ki ben uzun yüksek toplara karşıyım) sol kanattaki yeni ikili orijinli olması rastlantı mıdır? İkinci yarıya eski düzeninde çıkan Galatasaray ilk yarının başındaki hataları tekrarlamasa da hücumda yine yoktu. 62. dakikada Hakan Aslantaş’ın atılmasının ardından Galatasaray’ın birazcık baskın gözükmesi Kayserispor’un defansına daha çok ağırlık vermesinden kaynaklanmaktadır. Hatta maçın başında istedikleri “topu yerden kaldırmadan üçüncü bölgeye girmek” eylemini ancak 70’ten sonra kısıtlı olarak görebildik. Servet’in durumunu bilmiyorum ama oyun düşüncesinden ödün veren bir teknik adam son değişikliğiyle kendisini hücum yönünde kullanır ve Galatasaraylı oyuncuların inatla maçın başından beri uyguladığı uzun yüksek toplar oyunundan başarı sağlamaya çalışırdı. Dos Santos’un kafa topu aradığı bir ortamda bu maçın da böyle bitmesi çok normaldi. Hâlbuki Emre Çolak’ın Hamidou’ya nişanlandığı şuta gelinceye kadar Galatasaraylılar topu yerden 10 santim kaldırmamışlardır. Belki Gökçekgiller ilk yarıda Galatasaray’a çelme takmışlardır ama yarattıkları kargaşayla, en ihtiyacı olduğu zamanda, Galatasaray’a ufak bir nefes aldırabilecekler mi? Önemli olan doktorun şaplağı bebeğin kıçına vurabilmesidir. Bebek ancak öyle nefes alabilir...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails