Ne zaman Gençlerbirliği maçı oynansa 3-4 biten Türkiye Kupası mücadelesinin yinelenme ihtimalini hesaplıyoruz. Galiba bu 90 dakika o anlara yaklaşan en önemli zaman aralığıydı. Uğruna insanları karşıma aldığım Tabata’nın “Lost tapınağından bıyıklarını kestirip dönerek” takıma can vermesidir aslında maçın özeti.
Maç öncesi Gençlerbirliği oyuncularının sol kolundaki banda! bakınca Lotto’nun bir ortağının düelloda yaralandığını sağ kolundaki banda baktığınızda Lotto’nun diğer ortağının mevta olduğunu düşünebilirsiniz. İlk yarıyla formanın rezilliği sahaya da yansımış durumdaydı. 7:01’de Nihat’ın tercih hatasıyla aşırtmayı yeğlemesi erken golden ediyordu Beşiktaş’ı. Tabata’nın yaya attığı parabolik pas da kalitesine yaklaştığının göstergesidir. Aslında 4-2-3-1 şablonunda oynayan Beşiktaş’ta dönerli bir dörtgen beliriyor. Tabata-Ernst-Fink-Tello’nun oluşturduğu tetrat yapı ile dörtlünün sırayla geriden toplar çıkardığını gördük. Gençlerbirliği’nin sola yatık bir taksim işaretiyle hücuma kalktığı gözümüze hemen çarpıyordu ve çubuğun en ucundaki Mustafa Pektemek zıplamaları cılız tehlikelere yol açıyordu Beşiktaş kalesinde. Orta sahanın göbeğinde yeteri derecede organize olamıyorlardı. 30:53’de Tello ceza sahası dışından vuruyor Orhan Şam’ın sırtından sekip kornere gidiyor. 31:24’de Ekrem’in ortasında Fink’in kafası kale direğinin yanından dışarıya çıkıyordu. Beşiktaş’ın golünden 5 dakika önce şöyle bir cümle yazmışım defterime “Bobo fena halde son vuruşçuyken, kendisinden niye asistanlık görevi isteniyor.” 32:22’de Nihat, Kerem’le mücadelesinde sağlam kalıyor ve sola açılan Bobo’ya topu aktarıyordu Bobo da sol kanattan belki de (geldiğinden beri)tek olumlu pasını ceza sahası içerisine sarkan Sivok’un önüne yuvarlıyordu. Bu asiste rağmen yine de sözümün arkasındayım. 35:10’da İlhan’ın Tabata’nın ağzını yırtması da pek hoş bir görüntü değildi. 36:22’de Nihat’ın eski serbest vuruşlarından birini izledik ama kaleciden dönen top Sivok tarafından kaleye gönderilemedi. 37:17 Burhan-İbrahim Üzülmez mücadelesinde Burhan’ın faul yapıp safa yatmasını hiç sevmedim. 37:58’de Tabata’nın ortasında Toramax’ın kafası direkte patlıyordu. 38:48’de başlayan 20 saniyelik baskı mükemmeldi. 39. dakikada Bünyamin Gezer’in dörde kadar sayabildiğine şükredelim. Kerem yoksa biraz daha geç kart görebilirdi. 40:39’da Kahe’nin filesinden auta çıkan pozisyonda bir ayak neredeyse penaltıya yol açacaktı. 42:20’de ise Sivok’un ceza sahasının biraz önüne çıkarak topa kayması esnasında Fink’in onun yerini kapatması takımın artısıdır. 42:42’de Ernst’in aşırtmasını kornere çelen Serdar’dı. Doll’un ilk yarının sonundaki Hurşi(u)t hamlesi ise ikinci yarıya bir ipucuydu.
İkinci yarıda Gençlerbirliği neredeyse 4-4-2 ‘ye dönüyordu. Neredeyse demem Kahe’nin orta sahaya da katkısından kaynaklanıyor. Hurşit sol kanada geçiyor, Mustafa Pektemek ise takımın en ucundaki eleman oluyor. 48:01 Harbuzi’nin ortasında Pektemek kafası ve 51:45’de Hurşit’in cetvel golü pek iyi bir hava yaratmadı Beşiktaş’ta. Doll’un hamleleri yanı sıra Beşiktaş’ın orta sahadan top çıkartamaması da bu müşküllüğün en önemli nedenleridir. 60:35’de Mustafa Pektemek’in topu göğsüne alışı Sivok’u geçisi, şutu ve Rüştü. 62:08’de Kahe’nin şutu üstten auta çıkıyor. Beşiktaş ise akabinde Nihat-Yusuf, Tello-Holosko değişikliğine gidiyordu. Ama maçın son kırılma anı bu oyuncu değişikliği değildi. İlk kırılmayı Hurşit’le yaratan Doll, Mendonça-Kahe değişikliğiyle maça damgasını vurmuştur. Kahe belki de orta sahaya gelerek Beşiktaş’a oraları dar eden en önemli oyuncuydu. Beşiktaş’ın fiks değişikliklerinden öte Doll’un bu kararı beni çok rahatlattı. Beşiktaş’ın ortanın ortasını kullanmaya başlaması, Fink’in geride kalmaya devam edip Ernst’in eski günlerdeki gibi ileri gitmesi ve Gençler ceza sahası önünde Yusuf, Tabata, Bobo, Holosko, Ernst’in neredeyse üst üste çakışık bir hal alması kısa pas trafiğini akıcı hale getirdi. 67:45’de Tabata’nın şutunda kaleci Serdar topu güçlükle uzaklaştırabiliyordu bundan sonra 74:34’de Gençlerbirliği’nin 2 dakikalık 2 çırpınışı dışında tehlikesiz olduğunu düşünüyorum. Önce 74:34’de Hurşit’in ortasında Burhan’ın kafası sonrasında ise 76:55’de Hurşit’in pasında(orta demiyorum) Mustafa Pektemek’in kanat takmışçasına yükselip vurduğu kafa Rüştü’de kalıyordu. 78:04’de Bobo sadece golcülüğe odaklanıp golünü atıyordu. 80:37’de Filip Holosko Yusuf’un asistinde durumu 3-1’e getiriyor 81:48’de ise Yusuf’un pasında Tabata’nın muhteşem golü. Sonrasında Nobre, Bobo’yu alkışlatmak için sahaya giriyor. Şimdi detaylara geçelim: Maçın ilk yarısında uzatma anlarını gösteren eski tabelalardan görmek çok hoştu. Nihat’ın (çoğu kişinin aksine) doğru yolda olduğunu düşünmekteyim. Tello’ya ise sene başından beri pekiyi bakmadığımı söyleyebilirim ve ortalamasının altında oynayan diğer adam da Ekrem'di. Madem Beşiktaş bu düzende oynayacak seneye sol tarafa Mustafa Pektemek tek adayımdır. Yusuf o haline gözlük eklese bitirme tezini vermek için çalışan birine benzeyecek ama futbolun sadece fizik gücüyle oynanmadığını tekrar kanıtladı. Bu arada Hurşit fena halde Tofting…
Maç öncesi Gençlerbirliği oyuncularının sol kolundaki banda! bakınca Lotto’nun bir ortağının düelloda yaralandığını sağ kolundaki banda baktığınızda Lotto’nun diğer ortağının mevta olduğunu düşünebilirsiniz. İlk yarıyla formanın rezilliği sahaya da yansımış durumdaydı. 7:01’de Nihat’ın tercih hatasıyla aşırtmayı yeğlemesi erken golden ediyordu Beşiktaş’ı. Tabata’nın yaya attığı parabolik pas da kalitesine yaklaştığının göstergesidir. Aslında 4-2-3-1 şablonunda oynayan Beşiktaş’ta dönerli bir dörtgen beliriyor. Tabata-Ernst-Fink-Tello’nun oluşturduğu tetrat yapı ile dörtlünün sırayla geriden toplar çıkardığını gördük. Gençlerbirliği’nin sola yatık bir taksim işaretiyle hücuma kalktığı gözümüze hemen çarpıyordu ve çubuğun en ucundaki Mustafa Pektemek zıplamaları cılız tehlikelere yol açıyordu Beşiktaş kalesinde. Orta sahanın göbeğinde yeteri derecede organize olamıyorlardı. 30:53’de Tello ceza sahası dışından vuruyor Orhan Şam’ın sırtından sekip kornere gidiyor. 31:24’de Ekrem’in ortasında Fink’in kafası kale direğinin yanından dışarıya çıkıyordu. Beşiktaş’ın golünden 5 dakika önce şöyle bir cümle yazmışım defterime “Bobo fena halde son vuruşçuyken, kendisinden niye asistanlık görevi isteniyor.” 32:22’de Nihat, Kerem’le mücadelesinde sağlam kalıyor ve sola açılan Bobo’ya topu aktarıyordu Bobo da sol kanattan belki de (geldiğinden beri)tek olumlu pasını ceza sahası içerisine sarkan Sivok’un önüne yuvarlıyordu. Bu asiste rağmen yine de sözümün arkasındayım. 35:10’da İlhan’ın Tabata’nın ağzını yırtması da pek hoş bir görüntü değildi. 36:22’de Nihat’ın eski serbest vuruşlarından birini izledik ama kaleciden dönen top Sivok tarafından kaleye gönderilemedi. 37:17 Burhan-İbrahim Üzülmez mücadelesinde Burhan’ın faul yapıp safa yatmasını hiç sevmedim. 37:58’de Tabata’nın ortasında Toramax’ın kafası direkte patlıyordu. 38:48’de başlayan 20 saniyelik baskı mükemmeldi. 39. dakikada Bünyamin Gezer’in dörde kadar sayabildiğine şükredelim. Kerem yoksa biraz daha geç kart görebilirdi. 40:39’da Kahe’nin filesinden auta çıkan pozisyonda bir ayak neredeyse penaltıya yol açacaktı. 42:20’de ise Sivok’un ceza sahasının biraz önüne çıkarak topa kayması esnasında Fink’in onun yerini kapatması takımın artısıdır. 42:42’de Ernst’in aşırtmasını kornere çelen Serdar’dı. Doll’un ilk yarının sonundaki Hurşi(u)t hamlesi ise ikinci yarıya bir ipucuydu.
İkinci yarıda Gençlerbirliği neredeyse 4-4-2 ‘ye dönüyordu. Neredeyse demem Kahe’nin orta sahaya da katkısından kaynaklanıyor. Hurşit sol kanada geçiyor, Mustafa Pektemek ise takımın en ucundaki eleman oluyor. 48:01 Harbuzi’nin ortasında Pektemek kafası ve 51:45’de Hurşit’in cetvel golü pek iyi bir hava yaratmadı Beşiktaş’ta. Doll’un hamleleri yanı sıra Beşiktaş’ın orta sahadan top çıkartamaması da bu müşküllüğün en önemli nedenleridir. 60:35’de Mustafa Pektemek’in topu göğsüne alışı Sivok’u geçisi, şutu ve Rüştü. 62:08’de Kahe’nin şutu üstten auta çıkıyor. Beşiktaş ise akabinde Nihat-Yusuf, Tello-Holosko değişikliğine gidiyordu. Ama maçın son kırılma anı bu oyuncu değişikliği değildi. İlk kırılmayı Hurşit’le yaratan Doll, Mendonça-Kahe değişikliğiyle maça damgasını vurmuştur. Kahe belki de orta sahaya gelerek Beşiktaş’a oraları dar eden en önemli oyuncuydu. Beşiktaş’ın fiks değişikliklerinden öte Doll’un bu kararı beni çok rahatlattı. Beşiktaş’ın ortanın ortasını kullanmaya başlaması, Fink’in geride kalmaya devam edip Ernst’in eski günlerdeki gibi ileri gitmesi ve Gençler ceza sahası önünde Yusuf, Tabata, Bobo, Holosko, Ernst’in neredeyse üst üste çakışık bir hal alması kısa pas trafiğini akıcı hale getirdi. 67:45’de Tabata’nın şutunda kaleci Serdar topu güçlükle uzaklaştırabiliyordu bundan sonra 74:34’de Gençlerbirliği’nin 2 dakikalık 2 çırpınışı dışında tehlikesiz olduğunu düşünüyorum. Önce 74:34’de Hurşit’in ortasında Burhan’ın kafası sonrasında ise 76:55’de Hurşit’in pasında(orta demiyorum) Mustafa Pektemek’in kanat takmışçasına yükselip vurduğu kafa Rüştü’de kalıyordu. 78:04’de Bobo sadece golcülüğe odaklanıp golünü atıyordu. 80:37’de Filip Holosko Yusuf’un asistinde durumu 3-1’e getiriyor 81:48’de ise Yusuf’un pasında Tabata’nın muhteşem golü. Sonrasında Nobre, Bobo’yu alkışlatmak için sahaya giriyor. Şimdi detaylara geçelim: Maçın ilk yarısında uzatma anlarını gösteren eski tabelalardan görmek çok hoştu. Nihat’ın (çoğu kişinin aksine) doğru yolda olduğunu düşünmekteyim. Tello’ya ise sene başından beri pekiyi bakmadığımı söyleyebilirim ve ortalamasının altında oynayan diğer adam da Ekrem'di. Madem Beşiktaş bu düzende oynayacak seneye sol tarafa Mustafa Pektemek tek adayımdır. Yusuf o haline gözlük eklese bitirme tezini vermek için çalışan birine benzeyecek ama futbolun sadece fizik gücüyle oynanmadığını tekrar kanıtladı. Bu arada Hurşit fena halde Tofting…
2 yorum:
Sanırım Doll'un Sandro tercihi kazanmak adınaydı. Hesapları tutmadı sadece. Çünkü Kahe maç başından itibaren ileride çok ezdi topu defansı yıpratmasına rağmen.
Bana göre maçın 75 dakikalık görüntüsü ile skor ciddi çelişkili. Beşiktaş'ın tempo yapma problemi de var. Fena maç olmadı.
Doll iyi hoca. Gençlerbirliği de iyi takım olma yolunda. Skor ne olursa olsun.
Kazanmak için olabilir ama Sandro'nun tek olumlu hareketi H.Meriç'e attığı bir pastan ibaret(Devamında Pektemek golü bulamıyordu). Kahe'nin topu ezmesine kesinlikle katılıyorum ama çıkmasıdnan sonra 20 tane hava topu olmuşsa orta saha ve çevresinde Beşiktaş en fazla 3-4 defa Gençler'e vurma şansı tanımıştır. Sertliğinin kaybolduğuna inandım Gençlerbirliği'nin. Bir de sıkışılan zamanlarda duvar olması ve Pektemek'i rahatlatması da yadsınamaz. Skor 4-1'i yansıtmıyor o biraz da moral dengelerinin değişmesinden kaynaklanıyor. Gençlerbirliği'nin tek kötü yanı formasıdır. Bir de Pektemek Beşiktaş'a gelsin :)
Yorum Gönder