17 Mayıs 2010 Pazartesi
"Saymayı bırakabilirsiniz, kalkmıyorum"
Dünya hafif sıklet boks şampiyonu Jim Watt mezar taşına yazdıracağı sözü ağzından çıkarıyor...
Hayat böyle işte kati varsaydığımız ölümle bile dalga geçmek bu olsa gerek...
Ama cennete yollandığını sanmak nasıl bir duygu...
Dün gece, fiber optik ağlarla örülmenin eşiğine gelmiş bir yurtta "iki-iki" denmesi Jim Watt'ın başlıktaki sözlerinden daha az bir etki yapmamıştır ruhumda...
Fenerbahçe'nin şampiyon olmamasından dolayı sevinen bir topluluğa dahil değilsem de açık yüreklilikle belirtmek isterim ki dünkü skandal anons beni mutlu etmiştir. Elbette kendini parçalayan insanlardan bahsetmiyorum ama Saraçoğlu zeminindeki çakma Lacoste'lar gözümü kapattığım anda aklıma geliyor ve ferahlıyorum...
Sezon içinde beni en çok üzen şey ise Bilica'nın yaptığı eşeleme operasyonuydu ve yıllar evvelki inorganik 8-0'dan beri ilk defa yüzüm kızardı. Fenerbahçe şampiyon olsaydı bir fikir ortaya atacaktım. Bilica'nın kupayı öpen görüntüsü ekrandan yansıyacak ve kupanın gümüş iyonlarıyla (Ag+) kaplanmasını önerecektim ama maçın son dakikalarında krampon çivilerindeki sorunla kozmik dengenin sağlandığını gördüm...
Kendi adıma 4 kızkardeşin de artık kendine gelmesini dilediğimden ayrıca farklı bir takımın şampiyonluğunu Beşiktaş şampiyonluğa oynarken bile dile getirdiğimden içim çok rahat. Bundan sonra ne olur diyenlere net cevabım yok. Bu olgunun değişimin ateşleyicisi olması için dört kafadarın sadece beş senesi vardır. UEFA Kupası'nın bile reel etkisinin beş sene olduğunu varsayarsak değişim için öngördüğüm beş sene bile iyimserdir.
Kısa vadede ne yapabilir dört takım...
İçlerinden seneye yanıp sönen feneri tutan tek takım Beşiktaş. Her ne kadar Mustafa Denizli'nin saha içi gariplikleri ve anlayışına inanmasam da bu kulüp, 17 yıl sonra üçüncü sezonunda aynı teknik adama görev vermesi neticesinde diğerlerinin çok önünde gözüküyor. Gençlere güvensinler yeter...
Galatasaray'ın bu sene nasıl üçüncü olduğu konusunda ise ortaya somut bir şey koyamıyorum. Galiba kiralama kavramını gözden geçirmeleri gerekiyor ve Rijkaard'ı bırakırlarsa hiç de iyi olmaz...
Trabzonspor'un iki artısı bir kaleci ve de emekli bir kaleci. Seneye bir "striker" ve sol bek almazlarsa yine zorlanırlar...
Fenerbahçe ise Bilica'yı yedek stoper yapacak veya doğrudan sepetleyecek ama bu geç kalınmışlık yukarıda belirttiğim üzere yüzümün kızarmasını engelleyemeyecek. Güiza umarım WC'ye gidip 2-3 gol atar da takımdan ayrılır. Bir de Orelyosuz şampiyonluk zor muymuş?
Bazı insanlar 4 takım dışındakiler şampiyon olursa yüzük kardeşliğinin biteceğini varsayıyordu, isteseler de istemiyorlardı. Şimdi bu hissiyat ortadan kayboldu ve mutlak bir rahatlamayla dört kızkardeş artık manastırlarından çıkıp arka bahçedeki mezar taşlarına şunları yazacaklardır...
fb:"İki-iki döt eder"
ts:"İyi ki bir saat 60 dakika"(ömür boyu konfetiler ve uçan balonlarla gezen trabzonsporlular)
gs:"rent in peace"
bjk:"netçede ölüyüz"
Etiketler:
yazılar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder