Bursaspor lig, Fenerbahçe Ziraat Kupası şampiyonu olmayacaksa iki müsabıkın 2009-10 sezonunu ilgilendiren son maçını izledik. Fenerbahçe klasik düzeni olan 4-4-1-1 ile diziliyken Bursaspor, Denizlispor’un ikinci yarının başında Fenerbahçe’ye karşı oynadığına benzer bir düzendeydi. 4-2-4 açık bir şekilde belli olmasa da gerek Volkan Şen gerek de Ozan İpek beklerine karşı yardımsever olmadıkları için 4-4-2 dizilişini uygun görmüyorum. 4-4-1-1 ise Batalla’nın Turgay’la yan yana oynamasından ötürü pek anlam ifade etmiyor. Batalla’nın Turgay’ın arkasındaki kısa süresi Ömer Erdoğan’ın başına aldığı darbe sonucu saha kenarında tedavi görmesiyle önünde oynayanların bir geri kaymasıyla sağlandı. Beklerde ise Trabzon maçında arka direkte uyumasından ötürü Keçeli-Yenal değişikliğini gördük ve belki de Ertuğrul Sağlam’ın maç evveli planlarındaki en büyük eksiklik buradan kaynaklanıyordu. Zaten iki takımın da hücum bekleriyle zirveye tırmandığını biliyoruz. Hücum becerisi Keçeli kadar kafi olamayan Yenal, karşısında temposunu bulamamış Özer varken bile ileriye destek çıkamadı. Tabii ki hücum becerisi yeterli olan Ali Tandoğan’ın da önündeki Volkan Şen’e yardım edemeyerek takımının hücum opsiyonlarını arttıramadığı da diğer bir gerçek. Özür olarak sunabileceği şey Andre Clarindo dos Santos’un Vederson’la uyumlu görüntüsüydü. Alex’İn golünde defansif orta sahaları Cristian’ın pasıyla paralize olunca İbrahim, Alex’in peşinden koşmak zorunda kaldı ve ilk yarıdaki tek hatası gole çevrildi. Bursaspor da Gökhan Gönül’ün atağa kalktığında topu kaptırması sonucu Batalla’nın geçen haftaki kafasını bir kez de Fenerbahçe’ye tattırdı. Bu adam da çekirge büyüsü var ve Afrika tecrübesiyle Muhsin Ertuğral da çare olamazsa bu yaraya, ülkem savunmalarına yeni bir Jaba buhranı hayırlı olsun deriz. İlk yarının son 15 dakikası ve ikinci yarının ilk 5 dakikası gayet rahatlıkla atılabilir. Önder Turacı’nın sağ beke çakılı kalmasıyla görünürde dörtlü ama içgüdüsel olarak üçlü savunmaya denk geldik. Fenerbahçe’nin savunmasının simetrisinde ise zaten maç boyu kanlı başından ötürü hemzeminden kombine alan Ömer Erdoğan yüzünden ceza sahası ve havalisini tek başına koruyan İbrahim Öztürk’ün zaman ilerledikçe uzmanlaşması durumu eşitliyordu. Sonrasında maç yıldızlığına ortak bir adam çıkartıyordu Bursaspor. Nazarımda Sercan’dan bile daha yararlı bir adam olan Ozan İpek sahneye çıkıyor ve Baroni yansımalı bir gol atıyordu. Daha sonra nafile baskılarını kurgulasalar da yine bir Baroni hatasıyla 3. gol ve Bursaspor, Galatasaray’dan sonra 2-0’dan maçı kendi lehine çeviren ikinci takım oluyordu.
5 yorum:
Ozan İpek yönünden yaklaştım ben de :))
http://cineshoot.blogspot.com/2010/02/fenerbahce2-ozan-ipek3.html
M. Evrim T.'misin? Ön isim ve soy ismini yazmıyorum. :)
Ozan İpek aslında rol çalıyordu da herkes Sercan oynamadığı için fark edemiyordu. Şimdi Bursa'nın elinde en az onun kadar mühim bir değer var...
Yok, Evrim L.'yim ben :D
Forza'daki bir profile uygun olduğun için sordum. Kusura bakma...
Ne kusura yav :))
Yorum Gönder