28 Ağustos 2010 Cumartesi

Galatasaray'ın Olası Transferi Üzerine Kısa Bir İnceleme


 Doğmamış çocuğa don biçiyoruz: Senijad İbriçiç, yirmi beşine bir ay varken Galatasaray’ın herhangi kapısından içeri girdi. Florya’nın kaç kapısı olduğunu bilmediğimden ayrılışındaki yaşını kestiremiyorum. Zaten ülkede bir takımı tamamlayıp da futbolu sonlandıran adam sayısı parmakla ölçülürken, bu ayrılığın sadece zamanını bilemeyiz. Ayrılık kelimesinin yazının başında yüreğinize taş gibi oturduğunuzu biliyorum ama taraftarların olası göz yaşlarına hazırlıklı olması lazım demek istesem de …

İbriçiç transferi eğer Rijkaard’ın onayından geçtiyse, artık 4-2-3-1 formasyonunda izleyeceğiz Galatasaray’ı. Üçlünün ortasında, Baros’un hemen arkasında yer alacak…Bosna-Hersek mili takımında ise o bölgede daha etkin elemanlar oynadığından, bizimle oynadıkları maçta orta sahanın sağındaydı. Özellikle Bosna’daki maçta oyununu sorgulayabiliriz. Son zamanlarda koşu, rakibe baskı vs. tanımlamalarında Alex’in üzerindeki kara bulutların birazını üzerine çekebilecek oyunculardan birisi midir İbriçiç? Pek ihtimal vermiyorum bu duruma ama savunmasından veya sahanın herhangi bölgesindeki arkadaşından top alıp yüzünü rakip kaleye dönebilecek bir yapıda olmadığından ileride kalması biraz baskın takımlarla oynandığında makul olanıdır. Yani her 10 numara gibi kendi markajcısının veya rakip savunma anlayışının performansı ayarlamaktadır İbriçiç’in ivmesini. Lig maçında alt sıralardaki takıma bela üstüne bela açarken, yegâne rakip Dinamo’nun duvarına toslayabiliyor. Tek kişilik bir baskıda dahi topu ayağında tutması çok kolay değil. Bir Iliç faydasında olmayabilir. Korkum o ki yeni bir Matias Delgado (Delgado kötü müydü? Hayır) kazandı ligimiz. İlk on birde oynarsa faydalı olabileceği tek yer forvet arkası... Zaten asıl mevkisi de odur, macera aramamak gerekir. Senijad’ın öne çıkan özelliği şutları. Topun seyir halinde olup olmaması önemli değil. Çoğu oyuncunun cesaret edemeyeceği yerden kaleciyi yokluyor. Ceza sahası içinde en azından doğru yerlere koşu yapıyor ki yüzde doksan penaltı noktası üzerinde yalnız kalabiliyor. Hajduk'un ikinci kaptanı lazım mıydı? Kocaman bir hayır…Umarım yalancı çıkarım…Son olarak Hırvatistan pazarının kazık olduğunu herkes biliyor, Galatasaray yönetimi pazarlığı iyi yapmalıdır...

Annan’ı ise tanıtmaya gerek yok. Gana’nın 4-1-4-1’inde Boateng’den gerekli yardımı görememesine karşın harika bir turnuva çıkardı. Gana’nın gizli kahramanlarından. Bir tek cümle alem şu adamın soyadını yanlış söylüyor. Annan değildir, “enın”dır doğrusu.(n’yi 1.5 gibi okuyun- ennın olarak değil-) 


Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails